Bu yazımızda sınıf yönetiminde öğretmenlerin kural koyarken dikkat etmeleri gereken noktalara değindik. Yazımız “Sınıf Yönetimi” isimli kitabımızdan derlenmiştir.
Günümüzde toplumlar geçmiş dönemlere nazaran daha karmaşık bir yapıya, ilişki ağına sahiptir. Toplumsal işleyişin sağlıklı olması, toplumsal düzene bağlıdır. Toplumsal düzeni sağlayan da çeşitli kurum ve birimlerdir. Her kurumda kendi içinde işleyişi sağlamak için kurallar koymak ya da konulan kurallara uygun çalışmak durumundadır. Ancak bir toplumda işleyişin sağlıklı olması da kuralların fonksiyonel, amaca dönük olması gerekir. Eğitim örgütünün en alt basamağını meydana getiren sınıf kurallarını oluştururken aşağıdaki noktalara dikkat etmek gerekir:
Kural koyan kişinin kural koyacağı alan hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Örneğin; eğitim öğretimle ilgili olmayan birinin kural koymaya çalışması kabul edilebilir bir yaklaşım olamaz. Hatta yükseköğretim konusunda uzmanlaşan birinin okul öncesi eğitimle ilgili kural koyması bir takım sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir.
Kural hangi alanla ilgili ise tüm paydaşların görüşünün alınması ve kişilerin yetki ve sorumluklarının da derecesi göz ardı edilmemelidir. Örneğin; sınıfı yönetmek durumunda olan öğretmen ile yönetilmek durumunda olan öğrencinin kural koyma da eşit söz hakkına sahip olması demokratik bir anlayış olarak yorumlanamaz.
Önce kural koymanın gerekçesini bilinmesi gerekir. “Niçin kural koyacağız?“ Disiplini sağlamak için mi, etkin öğrenmeyi gerçekleştirmek için mi, sosyalleşmeyi sağlamak için mi? vb. gerekçesi tam olarak anlatılmadığı takdirde öğrenciler ya kurul benimsemezler (içselleştirmezler) ya da yaptırımdan kaçınmak için uymak durumunda kalırlar. Örneğin; üniversite düzeyinde bile bazı öğrenciler derse devam zorunluluğunu sorgulamakta hatta gereksiz bulmaktadırlar. Kuralın mantığın iyice anlatılması ve bilinmesi gerekir, aksi durumda her kural uygulamada kuralsızlığa neden olabilir. Kısaca kural koyucular bir kuralın kısa ve uzun dönemde sağlayacağı etkiyi olumlu ve olumsuz boyutları ilebilmesi gerekir.
Kural koyucular her kural için bir yaptırım da öngörmeli. Yaptırımsız kurallara uyulmadığı durumda her uygulayıcı kendisine göre farklı bir yaptırım uygularsa bu tutarsızlığa ve paydaşların kurala karşı tepki göstermelerine neden olur. Bu yaptırımın kuralsızlığın yeniden ortaya çıkmasını engelleyecek nitelikte olması gerekir. Eğer yaptırım olumsuz davranışı geçici olarak bastırırsa o yanlış davranış denetimin olmadığı bir zaman yeniden daha şiddetli olarak ortaya çıkabilir.
Kurallar sayı bakımından yapılacak iş yılı düzenle bağlantılı olmalıdır. Bazı kural koyucular mümkün olduğu kadar çok kural koymadan yanadırlar. Ne kadar kural konulursa o kadar fazla düzen sağlanır yanılgısı içindedirler. Oysa fazla kural, özellikle de her eylemi en küçük ayrıntısına kadar bir kurala bağlamaya çalışmak insanı bıktırır; insanlar, kurala uymamayı, uymaya tercih edebilirler.
Kural koyucuların alanla ilgili üst kuralları iyi bilmesi gerekir. Örneğin, sınıf içi kurallar koyan öğretmen çalıştığı eğitim kurumu ile ilgili yönetmelikler ve diğer yasal düzenlemeleri bilmesi gerekir. Hiçbir sınıf kuralı üst yazılı kurallarla (kanun / yönetmelik) çelişki içinde olmamalıdır.
Kural koyanlar yaptırım ilişkisini, dengesini göz önüne almalıdırlar. Kurala uyuma durumunda konulan yaptırma Çelik’te olmalıdır. Örneğin; sınavda kopya çekmek yalnız uyarılma gibi bir yaptırımı öngörse, kopya çekmeyi alışkanlık haline getiren öğrenci bu davranışından vazgeçmez.
Kurallar uygulanmak için konulur anlayışı tüm paydaşlar tarafından bilinmeli ve paylaşılmalıdır. Kurallar kesin ve her yetkili için eşit bir şekilde uygulanmak durumundadır. Kesin kurallar için insiyatif kullanmak mümkün değildir. Örneğin; yönetmelikte devam zorunluluğu var ise hiçbir öğretmen “ben devama önem vermiyorum” diyemez. Bu durum hem suça hem de adaletsizliğe davetiye çıkarmak anlamına gelir.
Kurallar konulmadan önce iyice düşünülmeli, uygulama sürecinde de kuralların izlenmesi gerekir. Eğer bir kural öngörülen fonksiyonu yerine getiremiyorsa onu değiştirme yoluna gidilmeli (makul bir süre izledikten sonra) yani bir konuda katı değil esnek bir tutum izlenmelidir.
Kurallar sık sık değiştirilmemelidir. Her değişiklik bir uyum sorunu ortaya çıkarır. Bir öğretmen sene başında ortaya koyduğu sınıf kurallarını sene sonuna kadar birkaç defa değiştirirse kuralın etkisi giderek azalmış olur.
Sınıfta bir çok etkinlik yapılmaktadır. Her etkinlik belirli bir düzen içinde, kural olarak yapılırsa öngörülen amaca hizmet edebilir. Ancak her eylemi de kurala bağlamak mümkün olmayabilir. Süreç içinde öğretmen ya da öğrenci öyle durumlarla karşılaşabilir ki önceden bunu tahmin etmediği için kural koymak da aklına gelmeyebilir. Bunun için bazı kuralları esnek tutmak ve bir çok durumu kapsayacak nitelikte düzenlemek gerekebilir. Buna örnek olarak de bazı yönetmeliklerde var olan “eğitim-öğretimle bağdaşmayan eylemlerde bulunma“ verilebilir; bir çok eylem bunun içine koymak mümkün olabilir.
Kuralla ilgili yaptırımları belirlerken mümkünse bir alt bir de üst sınır saptanmakta yarar vardır. Örneğin; derse bir ya da iki kez geç gelen öğrenciye sözlü olarak uyarılabilir. Ama geç gelmeyi alışkanlık haline getiren bir öğrenci belki bir etkinlikten mahrum bırakılabilir.
Sınıf Yönetimi (2. Basım/ Haziran 2020) - Nobel Akademik Yayıncılık
Ed: Sefer Ada & Zeliha Nurdan Baysal
ISBN: 978-605-320-860-0