Bu yazımızda sınıfta kural koyarken eleştiri, övgü ve teşvikin önemine değindik. Yazımız “Sınıf Yönetimi” isimli kitabımızdan alınmıştır.
Kurallara uygun davranış ve etkinlik için, kuralların öğretilmesi ve içten benimsetilmesi gereklidir. Kuralların öğretilmesinde elbetteki değişik yöntem, teknikler uygulanır. Ancak kuralların içselleştirilmesinde eleştiri, övgü ve teşvikin yerini belirlemekte fayda vardır. Kuralı aykırı davranışta bulunan birey eleştirmek ne anlama gelir? Sınıfta kurala uygun olmayan davranışı sürekli sergileyen öğrenciyi bu davranışından dolayı eleştirmek, olumsuz davranışın engellenmesini, bastırılmasını bir başka ifadeyle yeniden ortaya çıkmasını engeller mi? Öğretmenlerin öğrenciyi ya da öğrencinin öğretmeni veya öğrencinin kendisini kuralların uygulanması konusunda objektif eleştiribilmesi için önce eleştirel düşünmeyi öğrenmesi gerekir.
Eleştirel düşünme düşünmeyi daha iyi hale getirmeyi düşünürken düşünme hakkında düşünme sanatıdır. Eleştirel düşünmenin iç içe geçmiş üç safhası vardır: düşünmeyi analiz eder, düşünmeyi değerlendirir ve düşünmeyi geliştirir.
Eleştirel düşünmek için düşünmemizi incelemeye ve onu bazı katı testlere sokmaya istekli olmalısınız. Düşünmenizi parçalara ayırmaya istekli olmalısınız (onu parçalardan oluşan bir şey olarak görmek için). Düşünmenizdeki zayıflıkları tanımlamaya istekli olmalısınız (her ne güçlü yanları varsa onları da tanırken) ve son olarak, yaratıcı bir şekilde düşünmeniz yeniden düzenlemek için istekli olmalısınız. Mevcut düşüncelerinizi geliştirmekten ziyade, katı olmasına ve onları geçerli kılmak istemesine dair zihninizin doğal eğiliminin üstesinden geleceksiniz onu daha iyi hale getireceğiniz konusunda motive olmalısınız.
Öğrenciler kuralları öğrenmeye çalışırken eğer hiç sorgulamadan, kural yazılı biçimi ile uygulamaya çalışırsa, aslında burada benimsemeden söz etmek mümkün değildir. Ama kuralları mantıklı olup olmama durumuna göre değerlendirmeye çalışır, mantıklı ve makul olan ile mantıklı ve makul olmayanı birbirinden ayırmaya çalışır ve ona göre kuralın gereğini yapmaya çalışırsa, orada gerçek bir öğrenmeden söz edilebilir. Öğrenci kuralı öğrenme sürecinde ve kendisini ve içinde bulunduğu grubu tehdit edici bir unsur olarak görürse öfke duymakla kalmaz kurallara uymama davranışını genelleştirebilir. Eğer öğrenci kuralı kendisini ve içinde bulunduğu grubu ve ilişkilerin iyileştirici bir unsur olarak görürse kurala karşı bir sevgi ve benimseme olumlu duygusu içinde yer alabilir
Kuralların yerleşmesinde eleştiri kadar övgü ve teşvikinde yeri vardır. Ama hem övgü hem de teşviki yerinde ve uygun düzeyde kullanmak gerekir. Öğrencinin her davranışın översek öyle bir an gelirki o öğrenci yalnız övülmek için çalışır, kurallara uygun davranışta bulunmaya çalışır. Bilindiği gibi övgüde yapılan, belirli bir standardın üzerinde gerçekleşen davranış yargılı ifade etme şeklindedir. Teşvik değilse yine yapılan bir davranış ya da eylemin daha ileri düzeyde yapılmasını sağlamaya yönelik bir anlayış sözkonusudur. Bir başka ifadeyle teşvikte “senin kapasiten bunun daha iyisini yapmaya uygundur“ anlayışı yer almaktadır.
Dreikurs Etal (1982’den akt. Tayfur ve Çelikten, 2008)’ dan alınan aşağıdaki cümlelerle övgü ve teşvik etme arasındaki fark ortaya konmaktadır:
Övgü: Şimdiye kadar gördüğüm en iyi öğrencisin.
Teşvik: Sen iyi bir öğrencisin. Her öğretmen seni sever ve takdir eder.
Övgü: Her zaman dakiksin.
Teşvik: Dakik olmak güzel bir şey.
Övgü: Bu sınavda sınıftaki en yüksek puanı aldın.
Teşvik: Bu sınavı çok güzel başardın. Öğrenmekten gerçekten hoşlanıyor görünüyorsun.
Övgü: Gördüğüm en iyi sanat yorumcususun.
Teşvik: Sanattan hoşlandığını görmek çok güzel.
Özetle kurallara uygun davranış modelinin ortaya çıkması hem başarı hem de kurallı bir toplum oluşturmak için gereklidir. Bunun için kuralların hazırlanması kadar onların öğretilmesi de önemlidir. Elbette ki kuralların öğretilmesi fen ya da sosyal bilgilerde bir ünitenin öğretilmesi gibi olamaz. Kurallar yaşamda iç içe paydaşlar arasındaki karşılıklı etkileşimde öğrenilir ve gerçekleştirilir.
Kurallar hiçbir zaman talimat şeklinde öğrencilere ezberletilerek öğretilemez. Kurallar hazırlanırken ve üretilirken başkalarının hak ve ihtiyaçlarını göz ardı etmeyi gerektirmez. Kurallar çoklu mantık anlayışı içinde birden çok ve farklı bakış açısının gereklerine uygun olmalı ve öğretilmelidir. Paydaşların kabul edemeyeceği kuralları baskı ve tartışma ile öğretmenin mümkün olmadığı taraflarca bilinmelidir. Her şeyden önce kurallar bir amaç olarak asla kabul edilmemeli ama amaçlara, hedeflere ulaşmak için bir araç olarak görülmeli, algılanmalıdır.
Sınıf Yönetimi (2. Basım/ Haziran 2020) - Nobel Akademik Yayıncılık
Ed: Sefer Ada & Zeliha Nurdan Baysal
ISBN: 978-605-320-860-0