•  
ÖZEL EĞİTİMİN TEMEL İLKELERİ 13 Temmuz 2021

Bu yazımızda özel eğitimin temel ilkelerini inceledik. Yazımız “Farklı Gelişen Çocuklar” isimli kitabımızdan derlenmiştir.

Özel eğitim konusunda uzun yıllar süren çalışmalar, özel eğitime ilişkin bazı temel ilkelerin yasalara girmesine neden olmuştur. Bu ilkeler;

  1. Her çocuğun eğitim hakkı vardır. Buradan hareketle engeli ne olursa olsun her çocuğun da diğer çocuklar gibi eğitilme hakkı vardır.

  2. Özel eğitim de erken tanı şarttır. Erken tanı süreci, doğumu takip eden en kısa süre içerisinde yapılmalıdır. Hatta bilimsel gelişmeler, bugün için artık pek çok engelliliğin, çocuk daha anne karnındayken tanısını koymada yardımcı olmaktadır. Kısaca erken tanı için çocuğun dolmasını beklemeye gerek yoktur. Çocuk için eğitimin her aşamasında bir ekip çalışmasına ihtiyaç duyulabilir. Tanılama aşamasında da farklı disiplinlerdeki konunun uzmanları ile işbirliği yapılarak mümkündür. Bu uzmanlardan kısaca bahsedersek; çocuk doktoru, nörolog, çocuk psikiyatrı, aile doktoru, hemşire, fizik tedavi uzmanı, diyetisyen, oyun terapisti, psikolog, konuşma terapisti, eğitim psikologu, eğitim sosyoloğu, okul psikologu, özel eğitim uzmanları, sosyal hizmet uzmanı, gibi uzmanlar sayılabilir. Ayrımcılıktan uzak tanılama ve değerlendirme esas olmalıdır.

  3. Eğitime mümkün olduğunca erken başlanmalıdır. Erken eğitimin önemi konusunda herkes hemfikirdir. Söz konusu özel eğitim olunca önemi daha da artmaktadır. Çünkü gecikme, bazen ileride telafisi zor olumsuzluklar yaşanmasına neden olabilir. Bu nedenle çocuğa tanı konur konmaz vakit kaybetmeden (hatta gerekirse doğar doğmaz) müdahale edilmesi ve eğitime alınması önerilmektedir. Şayet aileye engelli bir çocuğun geleceği doğum öncesi anlaşılmış ise işe ailenin hazırlanması ve eğitimine çocuk daha doğmadan başlanmalıdır.

  4. Eğitim ücretsiz olmalıdır.

  5. Eğitsel karar alınırken çocuk için uygun yerleştirme yapılmalıdır. Tanı koyma aşamasının ardından çocuğun, uygun koşullar sağlandığında, onun için en uygun olan kuruma yerleştirilmesi söz konusudur.

  6. Özel eğitimde bütünleştirme temel ilke olmalıdır. Mümkün olduğunca engelli bireyler, diğer bireylerle bir araya getirilmeye çalışılmalıdır. Onları toplumdan soyutlama anlayışının yerini bütünleştirme anlayışı almalıdır.

  7. Çocuk için engeli ne olursa olsun en uygun çevre yaratılmaya çalışılmalıdır. Yaşanılan çevrenin onların her türlü ihtiyacına cevap verecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir. Kısaca “normalizasyon” diyebileceğimiz çalışmalarla engelli bireylerin toplum içerisinde daha rahat hareket edebilecekleri, ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri çevre kastedilmektedir. Örneğin; yollardaki kaldırımlar, trafik sinyalleri, telefon Kulübeleri, taşıt araçları, asansörler, tuvaletler, binaların fiziksel donanım özellikleri, kütüphanelerdeki hizmetler vs. engelli bireylerin özellikleri düşünülerek oluşturulmalıdır. Ülkemizde engelli bireylerin evlerinden dışarı çıkmamalarının önemli bir nedeni, dışarıdaki sosyal ve fiziksel çevrenin onlar için uygun olmayışıdır.

  8. Özel eğitimde ekip çalışması anlayışı şarttır. Öncelikle konunun uzmanlarının çocuğa yardımcı olması ve çeşitli aşamalarda uzmanların bir araya gelmeleri ve birlikte çalışmaları esastır. Bu çalışmaları mutlaka ailenin de katılımının sağlanması, bir diğer ifadeyle aile ile işbirliği içinde olunması konusunda gerekli önem verilmesi gereklidir. Ailenin desteği alınmadan ve katılım sağlanmadan verilecek bir eğitim veya alınacak bir kararın sağlıklı uygulanması beklenemez.

  9. Eğitimde bireysel yaklaşım esastır. Her çocuk bir diğerinden farklıdır ve tektir. Özel eğitim gerektiren çocuklar ise diğer çocuklara göre daha fazla bireysel eğitime gerek duyarlar. Bu nedenle çocuğun zaman zaman konunun uzmanlarıyla birebir çalışması gerekebilir. Çocuk için eğitsel hedefler belirlerken o çocuk için uygunluğu özellikle düşünülmelidir. Aksi taktirde, gruba verilen bir eğitimden çocuğun diğer çocuklar kadar yararlanması beklenemez.

  10. Özel eğitim de diğer çocuklara göre daha fazla değerlendirme sürecine dikkat edilmesi gerekmektedir. Çocuğun gelişiminin, belirli aralıklarla bilimsel yollarla tekrar gözden geçirilmesi ve incelenmesi önerilmektedir. Değerlendirme sonucuna göre yeni eğitsel kararlar alınması ve buna göre eğitime yön verilmesi gerekebilir.

  11. Özel eğitim gerektiren çocukların bütünsel gelişimleri temel ilke olmalıdır. Özellikle bilişsel gelişimi, bedensel gelişimi dikkate alan ve duygusal-sosyal gelişimi gözardı eden bir eğitim anlayışı, çocuğun toplumda sağlıklı kişilikte bireyler olması için bir olumsuzluk yaratabilir. Oysa eğitimden beklenen mutlu, sağlıklı ilişkiler kuran, kendi kendine yeten, özgüveni yüksek, bağımsız bireyler yetiştirmesidir.

  12. Özel eğitimde süreklilik önemlidir. Eğitimdeki kesintiler beklenen gelişmeyi sağlayamayacağı gibi, gerilemelere de neden olabilir. Çocuğun eğitimine, gerekiyorsa hayat boyu devam etmelidir. Burada kastedilen, sadece okulda verilen eğitim değildir. Gerektiğinde evde de eğitim verilebilmelidir. Birey, okul sonrası yaşantısı süresinde uzmanlardan gerekli desteği ve yardımı almalıdır. Örneğin iş hayatında, evlilik hayatında çevresinde danışabileceği kişiler olmalıdır.

  13. Eğitim, ileride bireyin işine yarayacak ve onu üretici kılacak hedefler taşımalıdır. Özel eğitim, aile ve devlet için oldukça masraflı bir eğitimdir. Birey bir meslek sahibi olduktan sonra hem bu harcamaların geri dönmesi söz konusudur, hem de aile ve birey için manevi bir haz söz konusudur. Bu nedenle bireyler, ileride yeteneklerine göre çalışabilecekleri işleri öğrenmelidirler. Örneğin, zihinsel yetersizligi olan öğrenciler için daha çok iş okulların açılması gibi.

Farklı Gelişen Çocuklar (Gözden Geçirilmiş 3. Baskı / Mart, 2016) - Nobel Akademik Yayıncılık

Ed: Prof. Dr. Adnan Kulaksızoğlu

ISBN: 978-605-320-016-1

YORUMLAR
    Henüz yorum yapılmamış.