Bu yazımızda oyunun sosyal ve duygusal gelişime olan etkilerinden bahsettik. Yazımız “Çocuk Gelişimi 1-2” isimli kitabımızdan derlenmiştir.
Howes ve Tonyan’a (1999)’a göre akran ilişkileri, bebeklikten ilkokula kadar oyunla başlamaktadır. Bebeklik döneminde yaşıtları ile birlikte olsa da bebekler önce yalnız ya da yetişkinin liderliğinde oynamaktadırlar. Çocukların oyunları gittikçe karışıklaşmakta ve sosyalleşmektedir (Akt. Gülay, 2009). Bu nedenle çocuğun hayatının merkezinde yer alan oyun da sosyal duygusal gelişimi direkt etkileyebilmektedir. Çocuklar başta sembolik oyun olmak üzere genel olarak tüm oyunlarda yetişkin rollerine benzer örüntüler sergileyip gelecekteki hayatlarının provasını yapmaktadırlar (Aral ve ark., 2001; Güngör, 2004). İki yaş civarı paralel ya da izleyici oyun görülse de 4-5 yaş civarında işbirliği ve ortak oyunlar başlamaktadır. Özellikle 5-7 yaş civarında da oyun sırasında oyuncak paylaşmaya, kural koymaya, yardımlaşmaya başlamaktadırlar. Oyun sırasında sergilenen bu sosyal davranışlar da çocukların gelişimlerini desteklemektedir (San Bayhan ve Artan, 2011; Güngör, 2004). Parten’e göre oyun, altı ardışık sosyal katılım kategorisi ile gelişmektedir. Oyun ile ilgili bilişsel gelişimi vurgulayan kuramların aksine Parten oyun gelişimini sosyal gelişime dayandırarak açıklamıştır.
Uğraşsız Oyun: Çocuk bu evrede diğerleri ile ilişki kurmaz. Oyun alanında dolanma gibi daha çok büyük kasları çalıştıran aktiviteler yapar, herhangi bir etkinliğe katılmaz.
Pasif Oyun: Çocuk diğerlerin oyunlarını izler. Diğerlerine soru sorabilir, ara ara iletişime katılabilir ama eylemlere katılmaz.
Tek Başına Oyun: Diğer çocuklarla fiziksel olarak yakın olsa da ilişki içinde değildir. Oyun alanında bağımsız olarak kendi oyuncaklarıyla oynar. Diğer çocuklarla yakınlaşmak, ilişki kurmak için girişimde bulunmaz.
Paralel Oyun: Çocuk diğerleriyle aynı yerde hatta aynı oyuncakla oynayabilir. Fakat her çocuk kendi oyununu oynar.
Birlikte Oyun: Plan yapmadan, oyuncakları paylaşarak diğerleriyle oynar. Çocuklar birbirlerinin ne yaptıklarını bilirler fakat oyunda ortak bir amaç yoktur.
Kooperatif Oyun: Çocuklar grup içinde olduklarının farkındadırlar. Oyunların ortak bir amacı vardır ve bir ürün ortaya koymaya çalışırlar. Oyunun amacı ve sonucu grup içinde tartışılır.
Parten’in oyun sınıflamasına bakıldığında en dikkat çeken noktalardan biri de oyunun gittikçe daha sosyal bir hal almasıdır. Çocuğun sosyal becerileri arttıkça diğerleriyle oyun oynayabilme becerisi, oyun gelişimi arttıkça sosyal becerileri de artmaktadır (Şahan Aktan, 2017). Öğretmen, ebeveyn gibi yetişkinler çocukların sosyal duygusal becerilerini oyun yoluyla geliştirebilirler. Onun için yetişkinin oyuna farklı yollarla katılmaları gerekmektedir (Özen, 2013). Öncelikle yetişkin, çocukların oyunlarını gözlemlemelidir. Yetişkin, çocuğun oyununu gözlemlemeden oyuna dahil olmaya çalışırsa oyunu bozup akışı değiştirebilir. Gözlem yapan bir profesyonelse çocukların oyunlarını zaman zaman gözlemlemeyi programına dahil etmelidir. Böylece sosyal duygusal gelişimi destekleyebilecek, oyunu yapılandırabilecek ipuçlarını elde edebilmektedir (Gestwicki, 2007).
Yetişkin, çocuk oyununu yeterince gözlemledikten sonra oyunu genişletmek için katılımcı olmalıdır. Özellikle çocukların oyunu başlatma-sürdürme, rol canlandırmada zorlanma, birlikte oynayamama ya da oyunun dağılma ihtimali varsa yetişkinin oyuna dahil olması daha da önemlidir. Yetişkin, oyunun içinde çocuklara yeterince örnek olup davranış modelleri sunduktan sonra oyunu dışarıdan yönlendirmelidir. Çocuklara sosyal duygusal becerilere ilişkin destek verdikten sonra yetişkin, çocukları dışarıdan izleyip yapmaları gereken davranışları, ilgili kelimeleri hatırlatabilir. Böylece çocukların sosyal duygusal becerileri oyun yoluyla geliştirebilmektedir (Tüfekçioğlu, 2001).
Çocuk Gelişimi 1-2 (1. Basım/ Aralık 2019) - Nobel Akademik Yayıncılık
Ed: Doç.Dr. Özlem Gözün Kahraman & Doç. Dr. Serpil Pekdoğan
ISBN: 978-605-033-136-3