Bu yazımızda evlilik çatışmalarını ve bu çatışmaların çocuğa olan etkilerini inceledik. Yazımız “Romantik İlişkiler, Evlilik ve Ana-Baba-Çocuk İlişkileri“ isimli kitabımızdan derlenmiştir.
Neredeyse tüm evliliklerde bir takım sorunların yaşanması olan bir durumdur. Çocukları Eylül problemlerin olumsuz etkilerinden korumak için neler yapılmalı sorusuna cevap verebilmek için de evlilik uyuşmazlığı ve evlilik çatışmasının hangi yollarla çocuklarda davranış problemlerine yol açtığının anlaşılması gerekmektedir.
Çocukların Evlilik Problemlerine Verdikleri Tepkiler
Aile, her bireyin diğerini etkilediği ve diğerlerinden etkilendiği, evlilik, ebeveyn-çocuk ve kardeşler alt sistemlerinden oluşan sosyal bir sistemdir. Evlilik alt sistemi, ebeveyn-çocuk ilişkisindeki hayati bağlantı yoluyla aile hayatını etkiler. Sistemde yaşanan olumsuzluklar, başta çocuklar olmak üzere, aile fertlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Dolayısıyla evlilik ilişkisinin çocuklar üzerindeki etkileri sıklıkla araştırılmıştır.
Evlilik uyumsuzluğunun, çocuklar üzerinde çeşitli olumsuz etkilere sahip olduğunu gösteren çok sayıda çalışmalar mevcuttur. Bu çalışmalar, evlilik problemlerine çocukların kısa ve uzun dönemde tepkiler verdiklerini ortaya koymuştur. Kısa dönem tepkiler, çocukların hemen çalışma esnasında gösterdikleri tepkilerdir. Uzun dönem tepkiler ise, çocukların çatışmadan sonra, normal yaşamı içerisinde gösterdikleri tepkilerdir. Çocukların çatışma anında verdikleri kısa dönem tepkileri üç grupta ele alınabilir: stres tepkileri, duygusal tepkiler ve bedensel tepkiler. Stres tepkileri denildiğinde, çocuğun bir çatışma karşısında verdiği, davranışsal tepkiler yolu ile anlaşılan, ağlama, donuk kalma, sıkıntılı bir yüz ifadesi, gitme isteği ve rahatsızlık ifadeleri, sıkıntılı beden hareketleri (örneğin kulakları kapama) gibi tepkiler kastedilmektedir. Bu tepkiler bebeklikten ergenliğe kadar tüm yaş çocuklarında görülebilen tepkilerdir. Duygusal tepkilerden en çok görülenleri ise, Üzüntü, korku, kızgınlık gibi tepkilerdir. Bedensel tepkiler olarak da çocukların kalp atışlarında, fizyolojik tepki sistemlerinde önemli değişimlerin oluştuğu birçok çalışmada ortaya konmuştur.
Araştırmacılar çocukların çatışmalara uzun dönemde verdikleri tepkileri de incelemişlerdir. Bu araştırmalar sonucunda elde edilen davranışsal ve duygusal tepkiler içselleştirmiş ve dışsallaştırılmış davranışlar başlıkları altında ele alınabilir.
İçselleştirmiş davranışlar; içine kapanma, kaygı, depresyon gibi davranışsal ve duygusal tepkilerdir. Örneğin, bir çalışmada eşler arasındaki ilişki çocuklar 5 yaşındayken incelenmiş; çocuklar 8 yaşına geldiklerinde eşler arasında çatışmanın olduğu durumun çocuklarda üç sene sonra içine kapanma şeklindeki davranışlara yol açtığı bulunmuştur. Dışsallaştırılmış davranışlar ise; saldırgan davranışlar, suç oluşturan davranışlar ve sosyal problemlerdir. Yapılan bir çok çalışma ile çok çeşitli yaş dilimlerinde ki çocuklarda, ebeveynlerinin barışma, tartışma ve çatışmalarına gösterdikleri tepkiler arasında, ebeveynlere yönelik saldırganlık ve suça yönelik davranışlar olduğu bulunmuştur. Ayrıca, bunlardan başka, okul başarısında düşme, bozulmuş akran ilişkileri ve kişiler arası ilişkiler, problem çözme başarısızlıkları da çocukların çatışmalara verdikleri uzun dönemli tepkiler arasında sayılabilir. Bütün bu bahsedilen uzun dönem tepkiler çocuğun yaşı ve cinsiyetinden de etkilene bilmektedir. Çocuğun yaşı etkilidir çünkü çocuğun çatışmayı nasıl algıladığını belirleyecektir. Çocuğun cinsiyeti de önemlidir çünkü toplumsal olarak çizilen normlar da tepkiler ortaya çıkmasını sağlayacaktır. Örneğin, erkek çocukların daha çok saldırganlık gibi dışsallaştırılmış tepkiler göstermesine karşın, kız çocuklarının daha çok melankoli, depresyon şeklinde içselleştirmiş tepkiler vermesi sosyal normların etkisini göstermektedir.
Çocukları Korumak İçin Ebeveynlere Öneriler
Her evlilikte görülmesi olağan durumlar olan evlilik çatışmalarından çocukların en az zararla çıkmalarını sağlamak için ebeveynlerin yapabilecekleri bir çok şey bulunmaktadır:
Anne-baba aralarındaki çatışmanın çözüm yollarını aramalıdır. Evlilik ilişkilerinde anlaşmazlık yaşanması, bir sorunu halledebilmek için tartışılması son derece doğaldır. Dikkat edilmesi gereken nokta, çatışmaların çözüm yollarını bulabilmek, sık ve şiddetli çatışmalardan, özellikle de fiziksel şiddetten kaçınmaktır. Eğer eşler, evlilik ilişkisinde yaşadıkları problemi aralarında sağlıklı bir iletişim kurarak halledemiyorlarsa, evlilik ya da aile terapisi konusunda bir uzmana danışmaktan kaçınmamalıdırlar.
Çocuklara, çatışma nedeni açıklanmalıdır çünkü araştırmalar, ebeveynlerinin çatışmalarına sebep olarak kendilerini gören çocukların çalışmalardan daha olumsuz etkilendiklerini göstermektedir. Dolayısıyla çatışma nedenleri konusunda çocukların bilgilendirilmesi en azından çatışmanın onlar ilgili olmadığının açıklanması yararlı olacaktır. Bu açıklamalar çocuğun yaşına uygun olarak yapılmalıdır. Özellikle küçük yaştaki çocuklar çatışmaların nedenlerini kavrama da güçlükler yaşarlar, bu nedenle anne babaların dikkat etmesi gereken en önemli. Çocuklara çalışmaların nedeninin o olmadığı konusunda ikna edici açıklamalar yapmaktır. Ayrıca, anne ve babalar birbirini suçlamaya dikkat etmelidir. Çatışmanın nedeni olarak annesini ya da babasını görmek çocuğun aynı zamanda bir ebeveyni ile ilgili olumsuz algılara sahip olmasına sebep olabilir. Bu da istenilen bir durum değildir. Çatışma nedeni açıklanırken, çocuklara çatışmanın anne ve babanın bir konuda bir anlaşmazlık yaşadıkları; bunun onunla ilgisinin olmadığı açıklanmalıdır. Çocuklara bu anlamda yapılan açıklamalar, onların zarar görmelerini engellemede önem taşır.
Anne baba davranışlarıyla çocuğa model olurlar. Bu nedenle anne ve babalar, çocuğa olumlu iletişim modelleri sağlamaya özen göstermelidirler. Çocuklar, ait oldukları çalışmalar sırasında anne ve babaların sergiledikleri davranışları model alırlar. Örneğin, fiziksel şiddet uygulanarak yapılan tartışmaları izleyen çocukların kendi arkadaşları ile anlaşamadıkları durumlarda fiziksel şiddete başvurma olasılıklarının daha yüksek olduğu birçok çalışmada gözlenmiştir. Bu sebeple olumlu stratejiler ile çözümlenen çatışmalara şahit olan çocukların da kendi problem ve çatışmalarını çözmek için olumlu stratejiler öğrenmeleri söz konusudur. Eğer, anne- babalar çatışmalarını olumlu stratejilerle yönetirlerse çocukların olumsuz davranışları model almalarını engellemiş olurlar.
Çocuk yetiştirme biçiminde tutarlılık sağlanması önemlidir. Yapılan araştırmalar, evlilik çatışmasının çocuklarda olumsuz etkilere yol açmasının en önemli sebeplerinden biri olarak anne-babanın ebeveynliklerinin etkilenmesini göstermektedir. Bundan dolayı, eğer çatışmalı bir evlilik yaşanmaktaysa, çocuğun ebeveyni ile kurduğu düzenin bozulmaması gereklidir. Çocuğun çatışmadan önceki yaşam düzeninin bozulmaması, anne-baba tutumlarının otoriterleşme ya da gevşeme göstermemesi, ebeveynin çocukla kurduğu sıcak ilişkinin sekteye uğramaması onun olumsuz etkilenimlerini azaltmada çok önemlidir.
Çatışmaların çözüme kavuşturulması önemlidir. Araştırma sonuçlarına göre, çocuklar sonunda çözüme ulaşan çatışmalara, çözüme ulaşmayan çatışmalara göre daha olumlu tepki verirler. Anne-babaların çatışmalarının, çocukların da bir seri tehdit algısını ortaya çıkardığı unutulmamalıdır. Çocukların zihinlerinden geçen tehditler; anne-babanın boşanabileceği, anneye ya da babaya bir şey olabileceği, kendisine bir şey olabileceği gibi tehditlerdir. Çocukların bu gibi tehdit algıları olmasını engellemek için anne-babaların içinde oldukları çatışma sonucunda neler olabileceği ile ilgili olarak çocuğa güven veren ve onu bu tehditlerden olabildiğince uzaklaştıran açıklamalarda bulunmaları önemlidir. Örneğin, “senin de gördüğün gibi babanla şu konuda bir anlaşmazlık yaşıyoruz, şimdi ikimizde bunu düşüneceğiz, senin endişelenmeni gerektirecek bir durum yok“ şeklinde bir açıklama uygun olacaktır. Yeni bir çalışma, 5 yaş ve daha küçük yaştaki çocukların; çatışan yetişkinler odayı öfkeli bir şekilde terk ettiklerinde ve bir süre sonra dostça geri geldiklerinde bir çatışmanın çözümünü anlayabildiklerini göstermiştir. Aslında çocuklar, kapalı kapılar ardında çözümlenmiş çatışmalara da, açıkça çözüldüğünü gördükleri çatışmalara da aynı olumlu tepkileri göstermişlerdir. Bu umut verici sonuç, kavgadan bir süre sonra ya da doğrudan çocukların önünde her zaman bir çözüme ulaşmak mümkün olmazken, çocukların çözüm hakkındaki bilginin diğer biçimlerinden yararlandıklarını ileri sürer.
Çocuk çatışmaya müdahale etmemelidir. Anne-babanın yaşadıkları çatışmaya çocuğun müdahale etmesini önlemeleri gerekir. Çocuk anne-babasının aynı zamanda bir karı-koca ilişkisi olduğunu bilmeli ve bu ilişkide yaşadıkları sorunları onların halledebileceğine güvenebilmelidir. Dolayısıyla, anne-babası arasında yaşanan bir çatışmaya müdahale etme ihtiyacı hissetmemeli, en önemlisi de ebeveynler bu konuda çocuğu teşvik edici davranmamalıdır. Özellikle de çatışma sırasında ve sonrasında çocuğun ebeveynlerden birinin tarafını tutması teşvik edilmemeli, çocuk taraf tutmak durumunda bırakılmamalıdır. Buna bağlı olarak, ebeveynler çocuklarını birbirleri hakkında suçlayıcı ve asla aşağılayıcı ifadeler kullanmaktan kaçınmalıdırlar.
Çocuklar, anne ve babaları tarafından daima sevileceklerini, terk edilmeyeceklerini bilmek ihtiyacındadırlar. Evlilik çatışması kendisini duygusal olarak güvende hisseden çocukları daha az olumsuz etkilemektedir. Belki bir anne ya da babanın birden fazla çocuğu olabilir ama unutulmamalıdır ki her çocuğun sadece bir annesi ve bir babası vardır. Bu nedenle anne-baba, her fırsat bulduğunda bu konularda çocuğuna güven verebilmelidir.
Romantik İlişkiler, Evlilik ve Ana-Baba-Çocuk İlişkileri (1.Baskı / Kasım 2010) - Nobel Akademik Yayıncılık
Ed: Tarık Solmuş
ISBN: 978-605-395-418-7