Prof. Dr. Ebru Aktan Acar'ın kaleme aldığı Farklılıklarla Birlikte Yaşamak adlı yazı harika önerilerle sizlerle.
Farklılıklarımızla Birlikte Yaşamak…
Erken Çocukluk Döneminde Farklılık Kavramının Gelişimi
Sistemli eğitimin ilk basamağı olan okul öncesi eğitim dönemini de içine alan erken çocukluk yılları, tüm gelişim (fiziksel, sosyal, duygusal, bilişsel, psiko-motor, dil, yaratıcılık vb.) alanlarının en hızlı geliştiği ve her alanın eşit oranda desteklenmesinin gerektiği sihirli yıllardır. Bu erken yıllarda çocuklar, fiziksel görünüm ve kimlik kavramları ile ilgili bilgileri de öğrenmeye başlarlar. Yeni doğmuş bebekler bile, kendi seslerinden ve onlara bakan kişinin tutum ve davranışlarından etkilenirler; deneyimlerini bu etkilere göre temellendirirler. Carnegie Corporation tarafından 1994 yılında yayınlanan bir araştırmada, yaşamın ilk iki yılının özellikle ilk önyargıların oluşması açısından büyük önem taşıdığı belirtilmiştir (Hall, 1999).
Erken çocukluk dönemindeki çocuklarla önyargı, ayrımcılık ve insanları farklı kılan özelliklerin konuşulmaya başlanmasına karar verildiğinde üzerinde durulması gereken en önemli nokta, çocukların bulundukları yaş grubudur (Derman-Sparks ve A.B.C. Task Force, 1989). Yaş grubu dikkate alınmadan verilecek Farklılıklara Saygı Eğitimi, çocuklara istenilen nitelikleri kazandıramayacağı gibi bazı kavramların çocuklar tarafından yanlış anlaşılmasına ve farklılıklara karşı olumsuz tutumlar geliştirmelerine sebep olabilir.
Henüz 3-4 aylık bebekler kendilerini başkalarından ayırmaya başlarlar. Karşılarındaki insanların mimiklerini ve diğer yüz ifadelerini taklit etmeye çalışırlar ve başkalarının hislerine karşı duyarlı hale gelmeye başlarlar. Başkalarıyla empati kurmaya çalışmaları, yine bu döneme denk gelir (Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı [KEDV], 2006).
12 aylık (1 yaş) oldukları zaman ailelerinden farklı bir zihinsel dünyaları olduğunu, aynı zamanda bazı ortak düşünceleri olabileceğini de fark etmeye başlarlar. Cinsiyete, ten rengine, saç dokusuna, görülebilir fiziksel engel durumlarına ve dil farklılıklarındaki farklılıkları fark etmeye ve bu farklılıkların sebeplerini merak etmeye başlarlar.
18 aylık (1,5 yaş) oldukları zaman hayal dünyaları daha etkin hale gelir. Diğer kişilerin gözünde başlı başına bir birey olduklarını yine bu dönemde fark ederler.
2 yaşına gelen bir çocuk cinsiyetinin de farkına varmış olur. Buna bağlı olarak çocuklar insanların ten renklerini, saç renklerini ve tiplerini, göz renklerini ve biçimlerini ve diğer bütün fiziksel özelliklere bağlı farklılıkların nedenlerini merak etmeye başlarlar. Engel durumunun farkına varma, genellikle daha ileri yaşlarda gerçekleşir; fakat 2 yaş dönemindeki bazı çocuklar (özellikle aile üyeleri içerisinde engelli kişiler varsa) bu durumun daha çabuk farkına varmaya başlarlar. Genellikle 2-3 yaş arasında çocuklar, cinsiyete ait davranışlara ve tutumlara yönelik kültürel durumu anlamaya ve bu duruma yönelik davranmaya başlarlar. Erkek çocukların araba ve kamyonlarla oynamayı, kız çocukların ise bebeklerle oynamayı tercih etmesi bu duruma örnek olarak verilebilir. Yine bu yaşlarda etnik farklılıklara yönelik dikkat gelişmeye başlar. Bu durumun sebebi, farklı etnik kökene sahip çocukların yedikleri yemekler, farklı bayramları kutlamaları vb.dir. Farklılıkları genel anlamda fark etmeye başladıkları dönem olan 2-3 yaş dönemi, ön-ayrımcılık (pre-prejudice) dönemi olarak da adlandırılabilinir.
3-4 yaş dönemine gelen çocuklar, farklılıkları gözlemlemeye devam ederken kendilerine de bu farklılıkları açıklayacak kaynakları aramaya başlarlar. Kendilerinin ve diğer insanların görünüşü ile ilgili büyük bir farkındalık gösterirler. Kendi ten, göz ve saç renkleri ile ilgili sorular sormaya (örn., “Her zaman bu renkte mi olacağım yoksa büyüyünce rengim değişecek mi?”, “Niçin en yakın arkadaşımla benim ten renklerimiz birbirinden farklı?”, “Niçin babamın saçları kahverengi, benimki siyah?” vb.) ve bazı insanların ten, göz ya da saç renginden dolayı neden farklı isimler aldıklarını anlamlandırmaya çalışırlar.
5 yaşına gelindiğinde çocuklar kendi öz kültürel kimlikleri ile kültürel geçmişlerini ve buna bağlı olarak etnik kimlikleri anlamaya başlarlar. Bu dönemde çocuklar her bir kültürün ve etnik grubun arasında farklılıklar olduğunu; her grubun da kendi içinde benzerlikler gösterdiğini anlamaya başlarlar. Bu dönem çocuklara farklılıklar ile ilgili olarak (ten, saç, göz şekli ve rengi vb.) bilimsel açıklamaların da yapılabileceği dönemlerin başlangıcıdır. Bilimsel açıklamalardan ve bu durumları deneyimlemelerinden sonra belirlenmiş farklılık kategorilerini kabul ederler ve kendileri ile ilgili araştırmalar yapmaya başlamak isterler.
Yine bu yaş grubundaki çocuklar etraflarındaki kadın ve erkeklerin davranışları hakkında kesin bir bilgiye sahip olmaya başlarlar. Williams ve Best (1990) çocukların çevrelerindeki yetişkin kadınlardan en çok etkilendikleri stereotipik davranışların duygusal hassaslık, nezaket ve minnettarlık olduğunu ortaya koymuşlardır. Yine aynı araştırmada özellikle kız çocuklarının, çevrelerindeki yetişkin kadınlardan etkilenerek hatalara ya da saldırgan tutumlara karşı erkeklere göre daha bağışlayıcı olduklarını saptamışlardır. 20. yüzyılda yapılan neredeyse bütün araştırmalarda bu tespitin doğruluğu ortaya konmuştur. Bu yaş grubundaki kız çocuklarının annelerinden olaylara duygusal yaklaşma becerisini öğrenmeye çalışırken; erkek çocuklarının babalarından olaylara mantıklı yaklaşma becerisini öğrenmeye çalıştığı araştırma sonucunda elde edilen önemli bulgular arasındadır.
6-8 yaşları arasındaki çocuklar farklı kültürel geçmişleri olan etnik grupları anlamaya devam ettikleri gibi, bu durumdan kaynaklanan özelliklerin değiştirilemeyeceğini de anlamaya başlarlar. Tarihi, yerel olayları anlamaya başlamaları ile beraber ırka, inanca ve kültürel gruplara karşı ayrımcılık yanlısı davranışları fark etmeleri güçlenir. Bu dönemde çocukları en çok etkileyen durum çevrelerinde ne gördükleridir. Birlikte yaşadıkları ailelerinin, çevrelerindeki akranlarının ve medyanın etkisi çocukların farklılıklara karşı ne tür tutum geliştirecekleri yönünde oldukça büyük etkiye sahiptir (Brown, 1998). Önemli olan diğer bir nokta da kültürel özsaygının bu yaş aralığında başlamasıdır. Ailelerin bu dönemlerde yapmaları gereken en önemli şey, çocuklarına kendi kültürlerini tanımaları için öğrenme fırsatı ve uygun ortamlar yaratmaktır. Çocuk kendi kültürüne saygı duymayı öğrenirken, diğer kültürlere de hak ettikleri saygıyı göstermeyi öğrenmelidir (Stern, 2000). Troyna ve Hatcher (1991) çocukların nasıl sosyalleştiklerini ve boş bir tahta olarak yeni şeyler öğrenmek için etraflarını nasıl incelediklerini gözlemledikleri çalışmalarında, çocukların kendi dünyalarını kendi istedikleri fikir ve hislerle doldurduklarına inandıklarını belirtmişlerdir. Çocukların ailelerinde farklılıklara karşı önyargılı insanlar olsa bile, okullarında farklılıklara yönelik önyargılı bir tutum sergilenmiyorsa, çocuklar hangi tip davranışı seçeceklerine kendileri karar verebilirler.
Prof. Dr. Ebru Aktan Acar
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü
Okul Öncesi Eğitimi Anabilim Dalı
@ebruaktanacar
Kaynakça
Brown, B. (1998). Unlearning discrimination in the early years. Trentham Books.
Derman-Sparks, L. ve A.B.C. Task Force. (1989). Anti-bias curriculum: Tools for empowering young children. National Association for the Education of Young Children (NAEYC).
Divrengi, M. ve Aktan, E. (2010). Farkındayım farklılıklara saygılıyım: Erken çocukluk döneminde farklılık kavramı ve etkinlik örnekleri. Eğiten Kitap.
Ekmişoğlu, M. (2007). Erken çocukluk döneminde farklılıklara saygı kavramı hakkında öğretmen görüşlerinin incelenmesi ve Farklılıklara Saygı Ölçeği’nin geçerlik ve güvenirlik çalışması. (Yayımlanmamış yüksek lisans tezi). Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çanakkale.
Hall, N. S. (1999). Creative resources for the anti-bias classroom. Delmar Publishers.
Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı (KEDV). (2006). Erken çocuklukta farklılıklara saygı eğitimi el kitabı. Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı Yayınları.
Stern, C. M. (2000). Talking to your child about hatred and prejudice. The National PTA Magazine, 12-20.
Troyna, B. ve Hatcher, R. (1991). Racism in children’s lives: A study of mainly white primary schools. British Journal of Sociology of Education, 13(3), 375-382. https://doi.org /10.1080/0142569920130306
Williams, J. E. ve Best, D. L. (1990). Measuring sex stereotypes: A multination study. Sage Publications.
Kitap Önerisi: