Bu yazımızda ergenlik döneminde görülen bazı davranış problemlerinden bahsettik. Yazımız “Klinik Psikolojide Bebek, Çocuk ve Ergen Vakalarda İlk Görüşmeler” isimli kitabımızdan derlenmiştir
Ergenlik dönemi yoğun ve hızlı yaşanan gelişim ve değişim dönemidir. Ergenin bireysel ve toplumsal uyum sürecinde güçlükler yaşaması beklenen bir dönemdir. Fakat bu dönemde yaşanan güçlükler şiddetli ve sürekli olmaya başladığında, ergenin başarılı kimlik oluşturmasını engelleyici özellikler taşımaya başladığında artık davranış bozukluklarından söz edilebilir (Yavuzer, 2005).
Bir yandan yaşadığı değişikliklere uyum sağlamaya çalışan ergen bir yandan yeni ilgilere yönelmekte, toplumun değer yargıları ve ailesinin tutumları arasında bir sorgulama sürecinden geçmekte ve bulduğu cevaplara göre kendi bağımsız kimliğini oluşturma çabasındadır. Buradaki bağımsızlık arzusu ile artık ebeveynlerin kontrolünden çıkma ve kendi kararlarını verip sonuçlarını sorumluluklarını alma isteği, bir ucu saldırganı yer ucu ise bağımlı bir kişilik yapısına kadar gidebilen bir dağılım gösterebilir (Aydın, 2010). Saldırganlık, karşıt olmak ve yalan söylemek gibi kabul edilemeyen davranışlar süreklilik kazandığında, artık sadece gelip geçici bir ergenlik krizinden değil, daha kalıcı bir yapılanmadan söz etmek gerekir. Ergenlik döneminin ortaöğretim ve lise dönemini kapsadığını düşünürsek bu döneme dair davranış bozukluklari özellikle okulda uyum sorunları ile kendini göstermektedir. İlk başta sınıf içinde yaramazlıkları da, ufak haylazlıklarla dikkat çeken duru daha sonra dersleri aslında, okulu kırma ya da okuldan kaçma, okul kurallarını çiğneyip, okul eşyalarına ve diğer öğrencilere zarar verme, okulda kavga çıkarma, öğretmenlere ve okul yönetimine karşı çıkma, disiplin suçları işleme ve bunları tekrarlama şeklinde devam edebilmektedir. Özellikle aşırı otoriter ya da ilgisiz, ihmalkar ebeveyn tutumlarında uyum problemleri madde kullanımı, kaygı, depresyon veya fobi gibi ruhsal problemler, öğrenme zorlukları, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, suça yönelik davranışlar ve evden kaçma gibi sorunlara kadar ulaşabilmektedir (Uluğ, 2003).
Davranış bozukluklarının başlama yaşı erkeklerde yedi, kızlarda on üçtür. Genel olarak erkeklerde kızlara göre 4-12 kat daha fazla görülmektedir. Sıklık olarak 18 yaşın altındaki bireylerde erkeklerde %6-16, kızlarda ise %2-9 arasında değişmektedir. Davranışsal problemler çocuk ve ergenlerde kaygı, depresyon, uyku sorunları veya nevroz ya da psikoz gibi birçok ruhsal bozukluğun belirtisi olabileceği gibi aile içi ilişkiler, okul yaşamı ve arkadaş ilişkileri gibi alanlarda yaşanan sorunların da işaret olabilmektedir. Erken fark edilip gerekli önlemler alınmazsa yetişkinlik döneminde antisosyal kişilik bozukluğunun gelişmesinde de önce olabilmektedir (Şenol, 2006).
Ergenlerde davranış bozukluklarının sağaltımda öncelikle aileninde sürece katılacağı ve ailedeki ve sosyal kaynakların tamamının kullanılmasına dair bilgilendirme içeren danışman gerekmektedir. Etkili ve empatik bir iletişim dilinin hakim olduğu, ergenin bağımsızlık isteğini kabul edildiği ve yargılama ya da sorgulama olmadan onunda düşünce ve davranışları destek verilen bir ortam oluşturmalıdır. Ergenin ruhsal durumu, aile içi konumu ve aile içi ilişkileri detaylı anamnezle incelenmelidir. Ergenle çalışırken ergen birey-aile-okul ve uzman bir masanın dört ayağını oluşturmaktadır. Bu durumda, ne psikolog aile ile koalisyon kurup ergene karşı bir tutum sergilemeli, ne de aileyi bu sürecin dışında tutmalıdır. Ergenlerle çalışırken güven ilişkisinin oluşması için danışan özellikle gizlilik ilkesi uygulanmalı ancak intihar uyuşturucu kullanımı gibi riskli durumlarda bu ülkenin dışına çıkılacağı belirtilmelidir.
Klinik Psikolojide Bebek, Çocuk ve Ergen Vakalarda İlk Görüşmeler (2. Baskı/ Şubat 2020) - Nobel Akademik Yayıncılık
Ed: Füsun Aygölü & Dr. Melis Seray Özden Yıldırım
ISBN: 978-605-320-159-5