•  
Duygusal Zekâ Nedir? 16 Aralık 2019

Çocukluk döneminde inşa edilmeye başlanan beceriler kümesi olan duygusal zekanın geliştirilmesi, duygu düzenleme becerilerini kullanabilmekte anahtar role sahip olması bakımından büyük önem taşımaktadır.

Kişinin kendisinin ve diğerinin duygularını izlediği, duyguları birbirinden ayırt ettiği ve bu bilgileri, düşünceler ve hedefe yönelik öğrenilmiş davranışlar için rehber olarak kullandığı duygusal akıl yürütme olarak tanımlanan duygusal zekâ, bilişsel özellikler ile duygulanımın etkileşime girdikleri alandır. Bilişsel alan bellek, akıl yürütme, problem çözme ve soyut düşünme özelliklerini; duygulanımsal alan ise hisleri, duyguları, duygu durumlarını ve duygusal deneyimleri kapsamaktadır. Dolayısı ile duygusal zekâ kavramı içerisinde biliş ve duygulanım karşılıklı olarak birbirlerini etkilemektedir.

Duygusal Zekâ Bölümleri Nelerdir?

Duygusal zekâ; duyguları algılama, değerlendirme ve dışa vurma, düşüncesel süreçleri kolaylaşırması için duygulardan faydalanma, duyguları anlama ve analiz etme, duyguları düzenleme olmak üzere 4 bölümden  oluşmaktadır.

Duyguları algılama: Kişinin duygusal içeriği doğru teşhis edebilme, kendisinin ve başkalarının duygularını algılayabilme ve duyguları birbirinden ayırt edebilmesidir. Diğer kişilerin sanat eseri gibi tasarımlarından duyguları çıkarsayabilmesi, gerçek duygu ile değişimlenmiş duyguları ayırt edebilmesidir. Çoğu kişi bilişsel temsilleri, fizyolojik reaksiyonları, diğerlerinden gelen yüz ifadesi, beden hareketleri ve ses tonu gibi geri bildirimleri kullanarak otomatik olarak ve çaba harcamadan duygusal yaşantıyı algılayabilmektedir.

Duygulardan faydalanma: Duygulanım sürecinin bilişsel sürece yardımcı olmasını betimlemektedir. Duygu ile ilişkili bilgi ve düşünceleri kolaylaştırmak ve daha iyi karar vermek için duygulardan faydalanmayı içermektedir. Bu bölümdeki beceriler, çevredeki önemli değişimlere dikkatin odaklanması için duygusal bilginin kullanılabilmesini içermektedir. Ayrıca duygusal bilginin yargılama sürecinde, davranışların sonuçlarını öngörmede olumlu katkıları vardır. Duygusal bilgi, kişinin karar verme sürecini ve belleği etkilemektedir. Duyguların, kişinin karar verme sürecindeki çoklu seçenekler karşısında değerlendirme sürecine yardımcı olması ve onu kolaylaştırması beklenmektedir. Farklı duygusal deneyimler sonucunda, kişiler bu bilgilerden yola çıkarak çeşitli problemleri hakkında tümevarımlı ya da tümdengelimli nedensellemeler kullanmaktadır.

Duyguları anlama: Duyguların analiz edilmesi, zaman içindeki olası gidişat ile ilgili değerlendirmede bulunulması ve çıktılarının anlaşılması olarak tanımlanmaktadır. Üçüncü bölüm kişinin kendi ve başkalarının duygularını anlama ve analiz etme yeteneğidir. Kişinin hem kendisinin hem de başkalarının duyguları ile ilgili tanımlama, etiketleme ve adlandırma yapabilmesidir. Duygular ile ilgili etiketlemeler, adlandırmalardaki duygular arasındaki benzerlikleri ve farklılıkların tanımlanabilmesidir. Örneğin; sevmek ve hoşlanmak, kızgınlık ve öfke arasındaki benzerlikleri ve farklıkları anlayabilmek gibi. Ayrıca olaylar ve farklı duygular arasındaki bağlantıların kurulabilmesi yeteneğidir (Engellenmenin öfke ve kaybın üzüntü ile olan ilişkisi gibi). Duyguları anlama içerisindeki en sofistike özellik, karmaşık ve çelişkili duyguları anlama ve analiz edebilme özelliğidir. Kişilerarası ilişkilerdeki duygusal gelişmeler hakkında akıl yürütmek, duygusal zekânın merkezinde yer almaktadır. Söz konusu akıl yürütme, kişinin hem kendi duyguları hem de diğerinin duyguları ile ilişkili olarak iki boyut üzerinde gerçekleşmektedir.

Duyguları düzenleme: Zihinsel yapı içerisindeki bilişsel, duygulanımsal ve güdüsel yapıları pozitif yönde etkilemek için duyguların düzenlenmesi olarak tanımlanmaktadır. Duygu ile ilişkili olaylarda farkındalığı koruyabilme ve duygu yüklü problemlerde olabildiğince etkili çözüm üretme becerisini içermektedir. Duygusal zekânın bu bölümü, kişinin kendi duygularını ve diğeri ile ilişkisinde ortaya çıkan duyguları baskılamadan veya abartmadan düzenleyebilme yeteneğidir. Duygu düzenleme, kişinin hem kendi duygularını hem de diğerinin duygularını düzenleyebilme becerilerini kapsar. Bu alandaki becerilerin kişilerarası ilişkilerdeki olumlu çıktıları vurgulanmaktadır.  

Duygular Neden Baskılanır ya da Abartılır?

İçsel ya da dışsal uyarıcılar karşısında ortaya çıkan duygular sosyal normlar, kişisel standartlar, kendini korumaya yönelik savunmalar gibi herhangi bir neden yoksa olduğu gibi yaşanır ve geçer. Ancak söz konusu nedenlerin ortaya çıkmasıyla kişi diğerlerinin ilgi ve dikkatini çekmek ve temelde ihtiyaç duyduğu sıcaklığı almak için duygu ve yaşantılarını özellikle yoğunlaştırılabilir. Çünkü duyguları yoğunlaştırmanın diğerlerinin ilgisini çekmenin tek yolu olduğu düşünülür. Diğer taraftan, duyguların varlığı büyük bir tehdit olarak algılandığında kişi bu tehditten kaçmak için duyguları baskılar. Duyguların varlığı, zayıflık/güçsüzlük göstergesi olarak kabul edilir.

Duygusal Zekânın Önemi                                                                  

Duygusal zekâ özelliklerinin akademik başarı, stres, psikolojik iyilik hâli, fiziksel iyilik hâli, iş performansı ve doyumu ile ilişkili birçok özelliği içine alacak şekilde oldukça geniş bir alandaki etkilerine vurgu yapılmaktadır. Duygusal zekâ özelliklerinin incelendiği araştırmalara göre, söz konusu alanlardaki başarı IQ kavramından daha önemli olabilmektedir. Duygusal zekâ özelliklerinin incelendiği araştırmalarda, eğitim sistemi içerisinde duygusal zekâ becerileri daha yüksek olan kişilerin daha başarılı olduklarını gösteren bulgular ve iş yaşamında başarılı olan kişilerin, özellikle liderlerin, duygusal zekâlarını davranışa dönüştürebilme becerilerinin yüksek olduğunu gösteren sonuçlar bulunmaktadır. Duygusal zekâ becerilerinin özellikle kişilerarası ilişkilerde ve romantik ilişkilerde de olumlu etkisinin altı çizilmektedir.

Duygusal Zekâ Nasıl Geliştirilir?

Yaşamımızdaki pek çok alanda olduğu gibi söz konusu duygusal zekâ becerileri de çocuklukta gelişmeye başlamaktadır. Hatta daha önce söz edilen olağan ve doğal duygu düzenleme veya abartılı ve bastırarak duygusal deneyimi yaşamanın temelleri çocuklukta atılmaktadır. Duygusal zekâ becerilerinin gelişimi açısından ebeveyn-çocuk arasındaki ilişki oldukça önemlidir. Ebeveyn-çocuk ilişkisi, hem model alarak öğrenme hem de edimsel öğrenme aracılığı ile çocuğun duygusal zekâ becerilerin gelişimine şekil vermektedir. Her bir ebeveyn, çocuğun dünyayı keşfetmesinde ilk ve en önemli rol modelidir. Çocuklar ebeveynlerinin duyguları nasıl algıladıklarını, onlarla nasıl ilişki içinde olduklarını gözlemler ve ebeveynlerini model alarak benzerlerini sergiler. Ayrıca duygunun yaşantılanma biçimi ile sonrasında gördüğü ve işittiği tepkiler, benzer örüntülerin tekrarına edimsel öğrenme ile şekil verir. Yaşantısı pekiştirilen çocuk buna devam ederken pekiştirilmeyen veya cezalandırılanlarda ise o deneyim söner. Duygusunu adlandıran ve buna uygun davranışlar sergileyen çocuk anlaşılma ve kabul görme ile karşılaşırsa deneyim devam ederken, anlaşılmaz ve kabul görmezse ya deneyim tamamen söner ya da ilgiyi alabilmek için daha da yoğunlaştırılır. Deneyimin cezalandırılması ise deneyimin baskılanmasına yol açar. Dolayısıyla çocuğun duygusal deneyiminin ebeveyni tarafından nasıl karşılandığı, edimsel koşullanmanın sonuçlarını oluşturarak sonraki deneyimleri şekillendirmektedir. Ebeveyn-çocuk ilişkisindeki kabul ve birlikte deneyim duyguları algılamakta, anlamakta, duyguların hedefe ulaşmak için yol göstericiliğinden faydalanmakta ve duygu düzenleme becerilerini kullanabilmekte anahtar role sahiptir. Duygusal zekâ, çocukluk dönemindeki ebeveyn-çocuk ilişkisi ile birlikte inşa edilmeye başlanan beceriler kümesidir. Ancak her beceri alanı gibi, her gün yeniden geliştirilebilmesi için olanaklar bulunmaktadır. Gelişimin yaşam boyu devam eden özellikleri ile beceri alanlarının geliştirilebilmesi için farkındalığa, isteğe ve emeğe gereksinim duyulmaktadır.


Doç. Dr. Sevginar Vatan

Hacettepe Üniversitesi, Klinik Psikoloji/Ankara

YORUMLAR
    Henüz yorum yapılmamış.