Bu yazımızda çocukları dinlemenin çocuklar üzerindeki olumlu etkilerinden bahsettik. Yazımız “Kişilerarası İletişimde Dinleme Becerisi“ isimli kitabımızdan derlenmiştir.
Bebek dünyaya geldiğinde anne ve babalar ne yapacakları konusunda endişeli ve gergin olabilmektedir. Bu aşamadan itibaren dinleme süreçlerinin işlemeye başladığı söylenebilir. Çünkü bebeğin ihtiyaçlarını karşılamak, duygu durumunu anlamak için, onu dinlemek gerekmektedir. Bebekler doğumdan birkaç gün içinde mutluluk, üzüntü ve kızgınlık ifadelerinde bulunduğu gibi, bebekle ilgilenen yetişkinlerde bebeğin gösterdiği tepkilere farklı tepkiler de bulunmaktadır. Bu doğrultuda bebekle yetişkin arasında kurulan bu iletişimde temel iletişim davranışının “dinleme“ olduğu söylenebilir. Yetişkinler bebeklerin bedenleriyle ve çıkardıkları seslerle söylediklerini dinlemekte ve ona göre tepkiler vermektedir. Benzer bir durum bebekler için de söz konusudur; onlarda yetişkinlerin beden dilleri, ses tonları ile söyledikleri dinleyerek tepkilerde bulunmaktadır. Görüldüğü gibi dinleme becerisi bebekle kurulan ilk ilişki anından itibaren önem kazanmaktadır.
“Dinleme süreci bebek dünyaya geldiği andan itibaren başlıyor. Anne babalar bebekle iletişim kurarken öncelikle dinleme becerilerini kullanıyorlar.“
Bebekler konuşmaya başladıktan sonra ise; yetişkinlerin (başta anne ve babaların) çocuklarını dinlediklerini sözel ve sözel olmayan davranışları göstermeleri, hem de çocuklarına başkalarını nasıl dinleyeceklerini öğretmeleri gerekmektedir. Bu anlamda çocukların dinleme becerilerinin gelişiminde öncelikle anne ve babaların onlara başkalarını nasıl dinleyecekleri konusunda model olmaları önem kazanmaktadır. Kendileri etkin bir şekilde dinlenen çocuklar, aynı zamanda, başta anne babalar olmak üzere, başkalarını dinlemeyi de öğrenmektedirler.
Çocukları Dinlemek Neden Önemlidir?
Çocukları dinlemek onların kendilerinin ve duygularının olduğu gibi kabul edildiğini hissetmesini sağlamaktadır. Çocuklar kendi duygularının olduğu gibi kabul edilmediğini hissettiklerinde duygularını aileleri ile paylaşmamaya başlarlar. Bu tür yaşantıların sonucunda da çocuklar ebeveynlerini yardım edici bir kişi olarak düşünmemektedir.
Çocukları dinlemenin yararlarından bir diğeri de, dinlemenin onların kendilerini tanımalarına, kendi problemlerini kendilerinin çözmelerine yardımcı olmasıdır. Etkin bir şekilde dinlenen çocuklar kendi duygularının ve yaşadıklarının daha çok farkına vararak, kendileri için uygun olan çözüm yoluna bir adım daha yaklaşırlar.
Kişi bir başkasını gerçekten kabullendiğini duyumsayıp bunu iletebilirse, o kişi için çok güçlü bir yardımcı kişi olma niteliği kazanır. Anne babası tarafından koşulsuz bir biçimde kabul edildiğini hisseden çocuk rahatlar ve duygularını ifade etmeye başlar, kendi problemini kendisi çözmek için düşünür, gelişim ve değişim gösterir. Çocukları kabul edildiklerini hissettirmenin öncelikli yolu ise onları dinlemektir. Öncelikle sessiz kalmayı başararak onu dinlemek ve yaşadıklarını anlamaya çalışmaktır. Etiketlemelerden, yargılamadan, ahlak dersi vermekten, akıl vermekten, öğüt vermekten kaçınarak, onu değiştirmeye çalışmadan dinlemek çocuk üzerinde çok olumlu bir etki yaratacaktır. 7 yaşındaki bir çocuğun sözlerinde de çocuğun annesine ilişkin olumlu bir algısının olduğu görülmektedir:
“Annem ben bir şey söylerken dikkatle dinliyor, benim konuşmamın bitmesini bekliyor ve benim konuşmam bitince kendisi konuşuyor (7 yaşında bir çocuk).“
Anne babalar iletişim sürecini “karşılıklı konuşmak“ olarak algılayıp, çocukları bir şey söylediğinde karşılık olarak bir şey söyleme eğiliminde olabilmektedir. Anne babalar çocuklarının neler yaşadıklarını tam olarak anlamadan bir şey söylemeye başladıklarında ise, çocuklar kendilerini ve duygularını kabul edilmediğini hissederler, anne babalarının kendilerini değiştirmeye çalıştıklarını düşünürler.
Sessizlik, yani dinleyici rolünde sessiz kalarak bütün dikkatimizle çocukları dinlemek, çocuğun kabul edildiğini hissetmesini, kabul edildikçe anlatmasını, anlattıkça fark etmesini, anlattıkça ve fark ettikçe rahatlamasını, fark ettikçe ve rahatladıkça sorun çözme sürecine girmesini ve en sonunda çözümü bulmasını sağlayabilir. Böyle olumlu bir döngünün kurulması ise, genel anlamda çocukla ve anne baba arasında olumlu bir bağın ve ilişkinin kurulmasını sağlar. Böylece çocuklar anne babaları ile “gerçekten konuşmaya“ başlarlar. Gerçekte çocuklar anne babalarıyla ile iyi ilişkiler kurmaya yönelimlidirler. Ancak onlarla kurdukları etkili iletişimler, iletişim sürecinde oluşan olumsuz döngüler onların anne babalarıyla ile konuşmalarını engeller.
Olumlu İletişim Döngüsü
Çocuğun konuşması —> Çocuğun anne babaları tarafından dinlenmesi —> Çocuğun kabul edildiğini hissetmesi —> Çocuğun anlatmaya devam etmesi —> Çocuğun içinde bulunduğu durumu ve duygularını fark etmesi —> Çocuğun rahatlaması —> Çocuğun sorun çözme sürecine girmesi —> Sorunu çözmesi —> Çocuğun konuşması …
! Bu iletişim döngüsü anne baba ve çocuk arasında olumlu bir bağ kurulmasını sağlar.
Olumsuz İletişim Döngüsü
Çocuğun konuşması —> Anne babanın kişisel görüşlerini ya da önerilerini ifade etmesi —> Çocuğun anlaşılmadığını hissetmesi —> Anne babanın konuşmaya devam etmesi —> Çocuğun anlatmayı bırakması —> İki tarafında gerginlik yaşaması
! Bu iletişim döngüsü ise anne baba ve çocuk arasında yakın bir ilişki kurulmasını engeller.
Çocuklarımızı dinlemenin bir başka yararı, çocukların ihtiyaçlarını anlamamızı sağlamasıdır. Çocukların ihtiyaçlarını anlayan anne babalar ise, onların ihtiyaçlarını karşılamalarına, yaratıcılıklarını sergilemelerine fırsat verebilirler.
Çocuklarını dinleyen anne ve babalar çocuklarıyla kurdukları sıcak ve kabul edici ilişkiler kurabilirler. Bu ilişkiler çocukların özerklik duyguları destekler ve çocukların olumlu bir benlik kavramı geliştirmelerine yardımcı olur. Bunu okulda ve yaşıtlarla kurulan ilişkilerdeki başarılar izler. Anne ve babaların çocukları ile kurdukları düşmanca ve reddedici ilişkiler ise, onların öğretmenler ve yaşıtları tarafından reddedilmiş hissetmelerine, güvensizlik ve utangaçlık gibi kişilik özellikleri geliştirmelerine neden olur. Ayrıca bunlarla bağlantılı olarak çocukları dinlemek onlarda sevdikleri duygusunu yaratırken, dinlememek güvensizlik duygusuna neden olur.
Dinleme becerisi çocuklarda; empatik becerilerin gelişmesi, başka insanlardan bilgi alma, arkadaşlarıyla işbirliği geliştirebilme gibi yaşantılara alt yapı hazırlamaktadır. Dinleme becerisi; çatışma çözme, işbirliği ve uzlaşma sağlama, bir konu üzerinde tartışma, bir olay hakkında konuşmayı sürdürme, başka insanlarla görüşme yapma ve benzeri bir çok duygusal ve bilişsel yaşantı için ön koşul niteliğindedir. Bu kadar önemli olmasına rağmen ne yazıkki dinleme becerileri çoğu zaman çocuklarda rastlantısal yollarla öğrenilmektedir. Çocukların ve yetişkinlerin büyük bir kısmı ne yazık ki karşı tarafı isteksizce ya da sözünü kesme eğilimi içinde dinlemektedir. Araştırmalar sağlıksız dinleme yollarının öğrenmeye engel olduğunu, karşılıklı bilgi ve duygu alışverişini engellediğini göstermektedir. Yine de çocuklar etkin dinlemeyi öğrendiklerinde kavrama becerilerinde ve akademik başarıda yükselme, sınıfta işbirliği yapma ve özsaygının yükselmesi gibi sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Aktif dinleme becerisi bir yandan başkalarının duygularını anlamayı ve yeni konuları öğrenmeyi kolaylaştırmakta, diğer yandan analitik ve düzenleyici işlevleri güçlenmesine yardımcı olmaktadır.
Çocukları Dinlerken Ne Yapmalı? Ne Yapmamalı?
• Empati kurmak
• Dışsal çevreyle ilgilenmemek
• Olumsuz tepkiler vermemek
Kişilerarası İletişimde Dinleme Becerisi (3. Baskı / Kasım 2015) - Nobel Akademik Yayıncılık
Ed: Doç. Dr. Zeynep Cihangir Kaya
ISBN: 978-605-542-611-8