Bu yazımızda ebeveyn boşanmasının yaş gruplarına göre çocuklar üzerindeki etkilerini inceledik. Yazımız “Çocuk Bakış Açısıyla Ebeveyn Boşanması” isimli kitabımızdan derlenmiştir.
Eşlerin boşanması netleştiğinde, danışmanlık hizmeti için gelen danışanların merkezi sorunlarından biri de çocuğun yaş itibari ile bu durumdan olumsuz etkilenip etkilenmeyeceğidir. Bu konuda ebeveynler bilgilenmek istemektedirler. Örnekse “Çocuğumuz küçükken olması daha iyi olmaz mı?“, “Daha çok küçük iken aile kavramını bilmezler.“ tarzında ifadeler ön plana çıkmaktadır. Özellikle 0-3 yaş arasında çocuklara sahip olan ebeveynler, bunu dile getirmektedirler. Bu yaş grubunda olan çocukların, ebeveyn boşanmasını daha olumsuz ve zararsız yaşayacakları düşüncesi hakimdir. Ancak bu durum gerçeği yansıtmamaktadır.
Nitekim bu alanda yapılan çalışmalara baktığımızda, çocukların genel gelişimlerinin ilk etabı olarak 0-6 yaşa dikkatimizi çekmektedirler. Ayrıca bu süreçte çocuklarda “benmerkezci”süreçten bahsetmektedirler (Longfellow, 1979). Bu süreçte çocuk henüz kendi bakış açısını ve başkasının bakış açısını algılayamamakta ve ayıramamaktadır.
İkinci gelişim aşaması olan okul öncesi döneminde, “subjektif“ yani “öznel bakış açısı“ sürecinde, çocuk kendinin ve başkasının bakış acısını ayırabilmektedir. Burada çocuk başkasılarının kendine özgü bakış açısı olduğunu ve bunun kendi bakış acısından bağımsız olduğunu anlar. Üçüncü aşama olan “kendinden yansıtıcı/ self-reflective“ sürecinde, çocuk kendi bakış acısını başkasının bakış açısından ayırabilmektedir.
Üçüncü gelişim evresi “third person” yani “üçüncü şahıs” süreci olarak isimlendirilir; bu dönemin okul çağını, takriben 18 yaşı kapsadığı belirtilmektedir. Bu aşamada okul çocukları ve ergenler kendi bakış açılarını ve başkalarının bakış açılarını değerlendirme kapasitesine sahiptirler.
Son aşama ise ileri ergenlik ve genç yetişkinleri kapsamaktadır. Bu aşamada gençler daha nitelikli değerlendirme becerisi geliştirirler. Farklı bakış açılarını değerlendirme becerisi mevcuttur. Kendi bakış açısı, başkalarının bakış açısı ve toplumsal değerleri değerlendirme kapasitesini içermektedir (Akt.Fthhenakis, Nisel ve Kunze, 1982:144)
Bu gelişim süreçlerinde çocuklar ebeveyn boşanması yaşadıklarında, özellikle 0-6 yaş aralığındaki çocukların durumu anlamlandıramama nedeniyle ileriki yaşamlarında daha fazla olumsuzluk kendisini gösterecektir. Bu konudaki, “çocuk daha anlamaz“ ve benzeri düşünceler, gerçeğe dair bilimsel bir farkındalıktan ziyade sağduyuya dayanır ve yanıltıcıdır. Nitekim yapılan bir çok akademik çalışmanın sonucu, ebeveyn boşalmasında çocuğun yaş faktörünün önemli rol oynadığını vurgulamıştır (Napp-Peters, 1988; Figdor,1997; Schmidt-Denter ve Beelman, 1995; Schmitz ve Schmidt-Denter, 1999; Wallerstein ve Blakeslee, 1989).
Tüm bu çalışmalar incelendiğinde, ebeveyn boşanmasında çocuğun yaşının bu durumdan ne derece etkilendiği ile ilişkili olduğu görülmektedir. Özellikle 0-6 yaş aralığında ve ilkokul çağındaki çocukların bu süreçten daha olumsuz etkilendiği tespit edilmiştir. 0-6 yaş, çocuğun kişilik yapısının oluşma süreci olduğu için ebeveynin boşanma süreci onları ziyadesiyle kötü etkilemektedir. Bu dönemi aynı zamanda, çocuklar için kritik dönem olarak tanımlamaktayız. Danışmanlık için gelen ebeveynlere bu dönem içerisinde boşanmaların çocuk üzerinde olumsuz etki bırakacağını belirttiğimizde bu bireylerin genellikle, “çocuklar anlamazlar“ düşüncesinde ısrarcı oldukları görülmektedir.
Çocuk bakış açısıyla ebeveyn boşanmasını değerlendirmek için ilk adım, her çocuğun sahip olduğu özgün koşullara göre bir değerlendirme yapılması gerektiğidir. Öte yandan bazı çocukların yaşları ve psikolojik gelişim yaş süreçleri farklı olabilmektedir. Bu durumlarda ebeveynlerin daha hassas davranmaları gerekmektedir.
Napp- Peters (1988) yapmış olduğu çalışmasında, ebeveyn boşanma sürecinde özellikle okul öncesi çocuklarda acil ayrılık korkusu yaşandığı sonucunu elde etmiştir. Bu çocukların korku, saldırgan davranışlar, zamansız ağlama krizleri, yatakta altına kaçırma gibi sorunlar yaşadıkları görülmüştür. Bu süreç acil yardım edilmesi gereken çocuklar olarak da tanımlamaktadır. 6-10 yaş aralığındaki çocuklarda ise gündüz hülyalara dalma pratiği ve ebeveynlerinin tekrar birleşme hayalleri kurdukları tespit edilmiştir. İlaveten, bu yaş grubu çocuklarda vücutsal ve kronik şikayetlerinde olduğu görülmüştür. Bazılarında ise duygu bozukluğu yaşandığı sonucu elde edilmiştir.
13-16 yaş grubunda ebeveyn boşanmasını yaşayan çocuklarda, özellikle erkek çocuklarda okula gitmeme ve okulu reddetme, davranışlarında saldırganlık ve derslerinde başarı düşüklüğü yaşandığı tespit edilmiştir. Çalışmada bu çocukların ve ergenlerin yeni yaşam dönemlerine adapte olma sürecinin evin boşalmasından bir veya iki seneye kadar sürebildiği belirtilmektedir. Bazı çocuklarda ise bebeğin boşanmaların da, uzun süreli davranış bozukluğu ve ebeveynin problem yaşama realitesine varılmıştır.
Boşanmış ailelerden 150 çocukla yapılmış bir araştırmada, her dört kişiden birinin uzun süreli sorunlar yaşadığı tespit edilmiştir. Çalışmada cinsiyet farklılığı bir değişken olarak kullanılmış; erkek çocukların %69, kız çocukların %31 oranında uzun süreli problemler yaşadıkları görülmüştür. Uzun süreli problemler; davranış bozukluğu, kızgınlık krizi, hayvanlara karşı hırçın davranma, bağımlılık ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir. Özellikle kız çocuklarında depresif davranış bozukluğu tespit edilmiştir. Bu kız çocuklarında ve ergenlerde disiplin, konsantre olma ve okula uyum sorunları yaşandığı görülmüştür. Bazılarında ise yatakta altına kaçırma, korkulu davranışlar hatta intihara teşebbüs ettikleri sonucu elde edilmiştir. Kimilerinde ise yalan söyleme, irili ufaklı hırsızlıklar yapma ve evden kaçma gibi problemler yaşandığı tespit edilmiştir.
Figdor’un 0-6 yaş çocukların ebeveyn boşanmasını ele aldığı çalışmasında, bu çocukların ilk aylarda olanı biteni algılama konusunda sorunlar yaşadıkları tespit edilmiştir (1997: 77). Schmidt-Denter ve Beelmann’in (1999), çalışmasında, ebeveyn boşanmasını küçük yaşta (0-6 yaş) tecrübe eden çocukların, ebeveyn boşanmasından 6 sene sonraya kadar bile çeşitli davranışsal problemler gösterdikleri gözlenmiştir. Büyük yaşta ebeveyn boşanması yaşayan çocukların ise küçük yaştakilere nazaran daha az olumsuz etkilendikleri tespit edilmiştir.
Hetherington, ergen çocukların ebeveyn boşanması da bu süreci küçük çocuklardan daha kolay atlattıklarını söylemektedir (1980: 18). Gerekçe olarak küçük çocuklar evde çok daha fazla vakit geçirirken ergenler daha çok dışarda zaman harcamaktadırlar. Dolayısıyla ergenler olumsuz atmosferi diğer çocukları nazaran daha az yaşarlar.
Gaier (1987) ise ebeveyn boşanmasında farklı bir boyuta dikkatimizi çekmektedir. Ebeveyn boşanmasını yaşayan çocukların özellikle 4-7 yaş arasında olanların, daha kritik bir dönemden geçtiklerini ve daha fazla olumsuzluk yaşayacaklarını belirtmektedir. Bunun nedenini açıklarken 4-7 yaş aralığındaki çocuklar için önemli olan iki gelişim sürecinden bahseder. Bunlar sosyalleşme süreci ve cinsel kimlik algısı nın oluşum sürecidir. Sosyalleşme sürecinde, çocuklar sosyal davranışları öğrenmekte ve bu öğrendiklerini akran ortamlarında denemektedirler. Cinsel kimlik algısı oluşumu sürecinde ise çocuk diğer ebeveynin cinsiyet değişkenliğini algılama süreci yaşar. Bu, çocuğun cinsel kimlik oluşturma sürecidir. Bu süreçte, yani 4-7 yaş aralığında, çocuklar ebeveyn boşanması yaşadıklarında zikredilen iki önemli alandaki gelişimleri zedelenmiş olur. İleriki hayatlarında, yetişkinlik yaşlarında, sosyal davranış alanında ve en önemlisi de cinsel kimlik alanında problem yaşarlar.
4-8 yaş aralığında ebeveyn boşanması yaşayan çocukların aynı zamanda korku duyguları yaşadıkları sonucu elde edilmiştir. Korku ve depresyon dolu bir süreç yaşamaktadırlar. Bu da davranışlarına saldırganlık ve bir başka birtakım psikosomatik problemler oluşturur. Altı yaş öncesi bebeğin boşanmasını yaşayan okul öncesi çocuklar, altı yaşından sonra yeni bir aile kurulmasını istemektedirler. Bu çocuklar aile özlemini çekmektedirler. Tekrar eskisi gibi bir aileleri olmasını istemekte ve bunun hasretini çekmektedirler.
Tüm bu sonuçlar doğrultusunda, ebeveyn boşanmasının etkilerinin çocuğun yaş faktörüne göre değişkenlik gösterdiğini ve özellikle 0-6 yaş aralığındaki çocukları daha olumsuz etkilediğini söyleyebiliriz. Bu nedenle, yukarıda belirtildiği gibi ebeveynlerin, çocukları küçük yaşta iseler boşanma zamanlarını tekrar gözden geçirmeleri oldukça önemlidir.
Ayrıca, yine daha önce belirtildiği gibi, çocuğun biyolojik yaşın yanı sıra psikolojik yaşıyla göz önünde bulundurulmalıdır. Ebeveynler, 0-6 yaşlarındaki çocuklara sahipse ve bu çocuklar ailede tehlike altında değilse ebeveynlerin boşanma kararlarını mümkün mertebe geciktirmeleri daha uygundur. En azından çocukları için iyi bir şey yapmış olurlar. Çocukların gelişimi için bu öneriyi dikkate almalarını yapılan geniş ölçekli araştırmaların sonuçlarına ve mesleki tecrübelerime dayanarak rahatlıkla söyleyebilirim.
Çocuk Bakış Açısıyla Ebeveyn Boşanması (2. Baskı / Aralık 2019) - Nobel Akademik Yayıncılık
Ed: Dr. Besra Taş
ISBN: 978-605-7846-74-7