ÇOCUKLARDA SAĞLIKLI BİR DUYGUSAL VE SOSYAL GELİŞİMİN İPUÇLARI VE ANNE-BABALARA ÖNERİLER 09 Temmuz 2021
Bu yazımızda 0-12 yaş arasındaki duygusal ve sosyal gelişim incelenmiştir. Yazımız "Çocuk Psikolojisi Çizgi ve Animasyon Filmle" isimli kitabımızdan derlenmiştir.
Duyguların oluşumunun, yaşantılanmasının ilk örneği doğum anındaki ağlama davranışıdır. Bir açıdan bebek artık “cennetini” kaybetmiş, hiç tanımlayamadığı, bilmediği, bir deneyimi olmadığı, kendisi de tamamen yabancı bir dünyaya fırlatılmış gibidir ki bunlarda onda varoluşsal anlamda kaygı ve stres yaratır. Sağlıklı bir tepki olan bu ağlama davranışı aslında yaşadığı gerginliğinde dışavurumudur.
3 aylık bir bebek, başkalarıyla birlikteyken mutlu, yalnız kaldığında da mutsuz ve huzursuzdur. Aynı ayda artık annesinin yüzündeki öfke, mutluluk ve üzüntüyü birbirinden ayırt edebilmeye de başlar.
Yine üçüncü ayda tüm insan yüzlerine gülümser. Bu gülümseme belirgin bir insana ya da davranışa bağlı olmaktan ziyade kendiliğinden, otomatik bir tepkidir.
Normalde bir bebekte korku, üzüntü öfke 4-6 ay civarında yaşanmaya başlanır ancak tacize ya da istismara uğrayan bebeklerde bu süre 2-3 aya kadar inebilir.
4-5 aylık bir bebek, onunla oynanmadığında ya da ilgilenilmediğinde ağlar.
5 ay civarında bebek, kendisine yöneltilen gülümseme ve azarlama davranışlarını birbirinden ayırt ederek, farklı tepkiler verir. Ayrıca yüz ifadesi ile ses tonu uyum göstermediğinde, örneğin annesi kendisine “Nasılmış benim bebişim?” dediği sırada bir yandan yüzü gülüyorken ama öte yandan ses tonu soğuk, sert, donuk gibi ise bebek bu çelişkiyi fark edebilmektedir. Buda onda olumlu bir tepki vermek bir yana annesine ve hatta başkalarına karşı da güvensizlik yaratmaktadır.
6. aydan itibaren bebek öfke, korku, üzüntü, mutluluk, iğrenme, ilgi gibi duygular yaşamaya başlar.
Kıskançlık, haset, şükran duyma, empati, suçluluk, gurur ve utanç gibi ikincil duygular da yine 6. aydan itibaren ortaya çıkmaya başlar.
8. aylarda bebekte tanımadığı kişileri gördüğünde yaşadığı önemli bir kaygı olan yabancı kaygısı görülmeye başlar. Bu kaygı 9. ay civarlarında daha da artar ve 1 yaşına kadar da devam edebilir. Bu süreyi belirleyen en temel etken bebeğin temel bağlanma figürü olan annesiyle sağlıklı ve güvenli bir ilişki kurup kuramamasıdır.
9-12. aylarda bebekte bir duygusal tepki gösterirken anneyi referans olma davranışı görülür. Bebek tanımadığı, ona yabancı bir nesne ile karşılaştığında annesinin davranışlarını gözler. Eğer annesinin yüzünde bir korku görürse kendisi de o nesneden uzaklaşır ve annesine yakınlaşır. Annesinin yüzünde gülen bir ifade gördüğünde ise o nesneye ya da kişiye yakınlaşır.
18. aylarda da ayrılık kaygısı başlar. Bebek annesinden ayrıldığını sıkıntı duyar veya ağlar. Bu tepkiler bebeğin karşılaştığı ayrılık yaşantısını henüz özümsemediğini gösterir.
Çocukluk dönemi artık daha fazla sayıda duygunun ve daha yoğun bir biçimde yaşanmaya başlandığı bir dönemdir. Çocuklarda yetişkinler gibi hem duygularını kontrol edebilmeye hem de gün içerisinde birbirini takip eden farklı duygular yaşamaya başlarlar çünkü artık olayları, insanları, ilişkileri anlama, değerlendirme kapasitesi gelişmeye başlamıştır. Örneğin erkeklerden daha erken olgunlaşmaya başlaması nedeniyle de 4 yaşındaki bir kız çocuğu ebeveynleri arasındaki çatışma ya da gerginliği fark edebilir ve bundan olumsuz olarak da etkilenebilir.
2-4 yaşlarındaki çocuklarda artık kendi duygularını daha fazla kelimeyle ifade edebilme yeteneği gelişmeye başlar. Duygularının nedenlerini ve sonuçlarını görme, anlayabilme kapasitesi yine bu dönemde önemlidir. Örneğin bu yaştaki çocuklar istek-duygu ilişkisini yani bir insanın istediğini elde ettiğinde mutlu, elde edemediğinde ise mutsuz olduğunu kavramaya başlarlar.
4-5 yaşlarındaki çocuklarda da artık duygularına bağlı olarak verdikleri tepkilerin sayısında bir artış görülür. Yine bu yaşlardaki çocuklar aynı olayın farklı insanlarda farklı duygular yaratabileceğini anlamaya başlarlar. Çocuklar bu dönemde ebeveynlerinden ayrı, bağımsız, özgün birer varlık olduklarını fark etmeye başlarlar ki bu da suçluluk, utanç, gurur gibi ikinci duyguların kendilerinden kaynaklandığını, kendileriyle ilişkili olduklarını anlamaya başlamaları demektir. Çocuklarda özellikle erken çocukluk döneminde büyük oranda ebeveynlerinin kendilerine yönelik davranışlarına da bağlı olarak suçluluk ve gurur gibi duygular daha sıklıkla yaşanır. Örneğin çocuk ebeveynleri arasındaki bir çalışmanın kendisinden kaynaklandığını düşünmeye başlayabilir ki bu da çeşitli davranış sorunlarını sergilemesine (tırnak yeme, alt ıslatma, dışkı kaçırma, parmak emme, yalan söyleme gibi) neden olabilir.
Okul çağındaki çocuklarda duygularının başkalarının davranışlarından değilde kendi davranışlarından kaynaklandığına yönelik bir farkındalık gelişmeye başlar. Bu nedenle de arkadaşlarından daha çabuk okuma yazma öğrenen bir çocuk bundan dolayı gurur duyarken arkadaşının duygularını incittiğini fark eden çocuk utanç yaşar. Duygulara yönelik farkındalık arttıkça duygularını bastırma ya da olumsuz duygularını kimseyle paylaşmama da bu dönemdedir. Örneğin arkadaşının kendisiyle oynamaması nedeniyle üzgün olan bir çocuk bu duygusunu ailesiyle paylaşmayabilir. Duygularla başa çıkabilme ve yönetebilme kapasitesi de yine bu yaşlardaki çocuklarda görülür. Örneğin stres yaratan bir durumda bu duruma ilişkin düşüncelerini, algılarını değiştirip stresi azaltabilirler. Diyelim ki 5-6 yaşlarındaki bir çocuk öğretmeni kendisine “Merhaba” demediğinde üzülebilirken 10-11 yaşlarındaki bir çocuk öğretmeninin kafasının meşgul olduğunu, o an başka işlerle ilgilenmesi gerektiği için kendisine “Merhaba” demeyi unuttuğunu düşünebilir ki bu da bir stres ya da değersizlik duygusu yaşamasını engeller.
Çocuk Psikolojisi Çizgi ve Animasyon Filmler (Genişletilmiş ve Güncellenmiş 2. Baskı / Nisan 2021) - Nobel Akademik Yayıncılık