•  
AİLE İÇİ ŞİDDETE MARUZ KALAN ÇOCUĞA YAKLAŞIM NASIL OLMALI? 02 Temmuz 2021

Bu yazımızda aile içi şiddete maruz kalan çocuğa yaklaşımın nasıl olması gerektiğini ve yapılabilecekleri inceledik. Yazımız "Aile İçi Şiddet" isimli kitabımızdan derlenmiştir.

Aile içi şiddete maruz kalan çocuklara ve ailelerine hizmet sunumunda hekim, psikolog, sosyal hizmet uzmanı, psikolojik danışman, hemşire, emniyet mensupları gibi birçok farklı meslek grubundan meslek çalışanları yer almaktadır. Aile içi şiddet çok farklı boyutları ve bileşenleri olan bir sorundur. Bu nedenle bu meslek çalışanlarının pek çoğunun birlikte, bir ekip hâlinde ve ortak bir müdahale planı oluşturacak şekilde çalışması en uygun müdahale şeklidir. Ancak günümüz koşullarında çoğu kez böyle bir ekibi oluşturabilecek kadronun bir arada olabilmesi mümkün değildir. Yine de aile içi şiddet mağduru bir çocukla karşılaşan tüm meslek çalışanları kendi profesyonel alanları ile ilgili ellerinden geleni yapmalı ve çocuğun hem ruhsal hem de fiziksel değerlendirmesinin yapılması sağlanmalıdır. Yalnızca ruhsal değerlendirme ya da yalnızca fiziksel değerlendirme eksik müdahaleye neden olacağı için etkisiz kalabilir.

Çocukla görüşecek ve değerlendirecek kişinin aile içi şiddet konusunda yeterli eğitime ve deneyime sahip olması önemlidir. Aksi hâlde çocuğa yardım etmek yerine zarar vermek, hatta yaşamını kaybetmesine neden olabilecek süreçleri tetiklemek söz konusu olabilir. Çocuğu değerlendirecek kişi kendini bu konuda yeterli görmüyor ise mutlaka bir uzmandan ya da deneyimli bir başka profesyonelden yardım istemelidir.

Çocuğun gözlemi ile başlayan ve görüşme ile devam eden değerlendirme çalışması çocuğun kendini emniyette hissettiği rahat bir ortamda yapılmalıdır. Bu alanda çocuğun yaşına uygun oyuncaklar, kitaplar, kâğıtlar ve boya kalemleri gibi çocuğun ilgisini çekebilecek, daha sonra da kendisini ifade etmek için kullanabileceği bazı gereçlerin bulunması faydalı olacaktır.

Gözlem

Aile içi şiddete tanık olan bir çocuğun değerlendirmesine öncelikle gözlemle başlamak gerekir (Yürümez, 2019). Etkili bir gözlemde ilk adım olarak; doğal ortamda, herhangi bir yapılandırma söz konusu olmadan ve müdahale etmeden çocuğun davranışları ve tepkileri değerlendirilmelidir. Gözlem sürecinde çocuğun gelişim dönemi bilinmeli ve çocuk hakkındaki hipotezler oluştururken buna göre değerlendirilmelidir. Bu süreçte çocuğun genel görünüşü, davranışları, duygulanımları, düşünce süreçleri ve dil becerileri ile motor becerileri izlenir. Gözlem sürecinde çocuğun yalnızca güçsüz ve desteklenmesi gereken yönleri değil, güçlü yönleri de belirlenmeye çalışılmalıdır.

Gözlemin tek seferde yapılarak elde edilen bilgilerin değerlendirilmesinden ziyade çocukla her karşılaşmada edinilecek bilgiler çocuğu tanımak ve yaşadıklarını anlamlandırmak açısından daha fazla işe yarar. Bu aynı zamanda yapılan müdahalelerin çocukta yarattığı değişimi ve gelişimi izleyebilmek adına da doğru bir yaklaşım olur. Gözlem sonuçlarının yorumlanması ve raporlanması kapsamında; çocuğun öyküsünün detaylı olarak ele alınması ve çocuğun özelliklerinin çocuğun geldiği çevrenin özellikleri bağlamında değerlendirilmesi önemlidir.

Görüşme

Çocukla ve şiddet mağduru aile bireyi ile yapılacak görüşme ruhsal değerlendirme için büyük önem taşır. Düzgün ve etkili bir görüşmenin iyileşmeyi kolaylaştırıcı bir etkisi de vardır. Alanyazında birçok annenin ve çocuğun yaşadıkları şiddeti bir “sır” olarak saklama eğiliminde oldukları ve annelerin yaşadıkları suçluluk duyguları nedeniyle bu durumu anlatmakta zorlandıkları bilinmektedir. Çocukların kendilerini rahatça ifade edebilmeleri için bazı noktalar büyük önem taşır (Hester, 2007). Bunların başında kendilerini ifade etmelerini kolaylaştıracak bir ortam sağlamak (mahremiyeti korunmuş bir görüşme ortamında), onları duygularını ve yaşadıklarını ifade etme konusunda cesaretlendirmek, anlayışlı ve destekleyici bir tavır sergilemek gelir. Bu yaklaşım onların kendilerini ifade etmelerini kolaylaştırabilecektir.

Çocuğun maruz kaldığı ya da şahit olduğu şiddetin sonucunun çocukta kalan izlerinin belirlenebilmesi ve gerekli desteğin sağlanabilmesi için çocuğun öyküsü sağlıklı bir şekilde alınmalıdır (Yürümez, 2019). Bu süreçte çocuğun güvenini kazanmak, çocuğun kendini rahatça ifade edebilmesi için uygun araç gereçleri kullanmak ve danışmanlık becerilerini en iyi şekilde kullanmak gerekir.

Görüşme sırasında çocuk kendisini asla sorguya çekiliyormuş gibi hissetmemelidir.

Ayrıca çocuğu korkutan, yargılayan ya da yaşadıklarını hafife alıyormuşçasına duyarsız bir tavır içinde olunmamalıdır. Bu süreçte danışmanın empati yapabilmesi ve iletişim becerilerini kullanarak çocuğun yaşadığı şiddetin onda yarattığı duyguları belirleyebilmesi önemlidir. Değerlendirmeyi yapacak kişi, öncelikle çocuğa ve aileye kendisini tanıtarak rolünü açıklamalı; değerlendirme sürecini ve amacını paylaşmalıdır.

Görüşme yalnızca çocukla değil, şiddet mağduru ebeveyn ile ve varsa diğer kişilerle de yapılmalıdır. Alanyazında eşinden şiddet görmüş olan anne ve bu olaya tanık olmuş çocuklar ile aile içi şiddet hakkında soru sormak ve bilgi almak için ayrı ayrı görüşme yapılması önerilmektedir. Ancak küçük çocuklarla görüşme annesinin yanında iken yapılabilir. Çünkü küçük çocuklar yaşadıkları şiddet ortamının etkisi ile annelerinden ayrılmakta güçlük çekebilir. Bu ayrılamamanın nedeni kendi başına bir iş geleceğine dair duyduğu korkunun yanı sıra annesinin sağlığı ve can güvenliğinden endişe etmesi, eğer baba terk etmişse annenin de gideceği, anneyi de kaybedeceği kaygısı da olabilir. Okul öncesi dönemdeki bir çocukla görüşme yapan kişinin sevecen ve annesinin ayrılmaması konusunda çocuğun gereksinimlerine saygı duyan biri olması görüşmenin de başarısını artırır.

5-6 yaşındaki çocuklarla görüşmeye başlarken anne de görüşme odasına alınarak çocuğun kaygılarının önüne geçilebilir. Çocuk, ruh sağlığı danışmanı ile birlikte iken kendini güvende hissetmeye başladığında annesi olmadan da görüşme yapılabilir. Bu durumda önce anneyi dışarı çıkarmak ancak kapıyı açık bırakmak şeklinde kademeli bir uzaklaştırma uygun olur. Okul öncesi dönemdeki çocuklarla yapılan görüşmelerde soyut kavramları (ör., zaman) anlayamadıkları göz önünde bulundurulmalı ve gelişim düzeylerine uygun bir şekilde sorular sorulmalıdır. Bu bağlamda da somutlaştırmada bulunulabilir.

Okul çağı çocuklar çoğu kez kendilerini rahatça ifade edebilseler de deneyimledikleri/ tanık oldukları şiddetin duygusal etkileri ya da çocuk üzerindeki olumsuz sonuçları nedeniyle yaşadıklarını kolaylıkla dile getiremeyebilirler. Bu durumda da görüşmeyi yapan kişi ile kurulacak güven ilişkisinin yanı sıra, görüşme odasında bulunan ve çocuğun kendini ifade etmesini kolaylaştıracak oyuncaklar, çizecekleri resimler vb. materyaller etkili bir görüşmeyi sağlayabilir. Çocuğun gelişim düzeyini belirlemek gerekirse bunun için uygun gelişim testleri yapılabilir (Hester, 2007; Kraus ve Thomas, 2011).

Okul çağı çocuklarla görüşme, tanışma sonrası çocuğun günlük rutinini konu alan açık uçlu sorularla başlamalıdır. Çocukla bir gününü nasıl geçirdiği, hangi TV programlarını izlediği, hangi takımı tuttuğu vb. konularda konuşulmaya başlanırsa çocuğun rahatlaması sağlanabilir. Ardından yine açık uçlu sorularla neler yaşadığı, nelere tanık olduğu, yaşadıkları karşısında neler hissettiği gibi sorularla karşılaştığı travmalar hakkında bilgi alınır. Tekrarlayıcı ve çoklu sorulardan kaçınılmalıdır. Çocuğun görüşme sırasında konuşma şekli, emosyonel durumu ve düşünce içeriği de travmanın boyutları hakkında bilgi verir (Daniel, Wassel ve Campbell, 2002). Görüşmenin sonunda çocuğa söylemek istediği başka bir şey olup olmadığı sorulur ve onunla paylaştıkları için teşekkür edilir.

Mağdur çocuklarla yapılan görüşmeler çocuk merkezli olduğundan tüm çocuklarda görüşmenin aynı şekilde ilerlemesi beklenmemelidir. Görüşme sırasında çocuğun yoğun kaygısının ve korkularının olduğu, iletişim kurmakta çok zorlandığı ya da depresyonda olduğu fark edilirse çocuğun konuşmaya zorlanmaması ve ruh sağlığı uzmanı bir hekim tarafından değerlendirilmesi uygun olur.

Ergenlerle görüşme yapmak kimi zaman mümkün olmayabilir. Ergenler konuşmak istemezse ya da görüşme sırasında herhangi bir nedenle kendini kapatırsa kesinlikle zorlamamak gerekir. Böyle bir durumda ergeni konuşmaya zorlamak çocuğun tamamen uzaklaşmasına neden olabilir. Görüşmekten kaçınan bir ergene verilecek en doğru mesaj onun görüşmeyi istemesi hâlinde yanında olunacağı mesajıdır.

Ergenlerle yapılacak bir görüşmede en önemli noktalardan biri de ergenin mahremiyetidir. Bu nedenle vereceği bilgileri onun izni olmaksızın kimse ile paylaşılmayacağı bilgisini görüşmenin başında vermek gerekir. Bununla birlikte eğer ona karşı suç teşkil eden bir durum söz konusu oldu ise ya da zarar göreceği düşünülüyor ise kişisel güvenliğini ve gizliliğini göz önünde bulundurarak gerekli mercilere bildirilmesi gerektiği de ifade edilmelidir. Çünkü ergenin cinsel istismar gibi bildirimi ve müdahalesi zorunlu bir şiddet öyküsünün varlığında ya da özkıyım düşüncesi söz konusu olduğunda bu bilgilerin saklanması hem suç teşkil eder hem de çocuğun yaşamını tehlikeye atabilir.

Ergenle görüşmeye çocuğun hayatı, günlerinin nasıl geçtiği, akran grubu, hobileri gibi yansız konular üzerinde konuşarak başlanabilir. Çocuk yaşadıklarını anlatırken kimi zaman görüşmeyi yapan kişinin ahlaki değerlerine ya da kabul sınırlarına uygun olmayan davranışları hakkında da bilgi verebilir. Bu noktada kesinlikle yargılayıcı olmadan, empatik bir yaklaşımla dinlemek ve asla olumsuz bir aktarımda bulunmamak çok önemlidir. Ergenlik dönemi kişinin pek çok konuda risk alma davranışı gösterdiği bir dönemdir. Ayrıca bu çocukların yaşadıkları travmalar da dikkate alındığında sağlıkla ilgili risk düzeyi yüksek davranışlar göstermeleri olasılığının daha yüksek olacağı açıktır.

Bu nedenle görüşme sırasında riskli davranışlar için de risk değerlendirmesi yapılmalıdır.

Aile içi şiddet sıklıkla çocuğa yönelik fiziksel istismarla birlikte görüldüğünden bu sorunun yaşandığı ailelerde ebeveynin çocuğa yönelik fiziksel istismarı hakkında da sorular sorulmalı ve gerektiğinde uygun müdahale ve yönlendirmeler yapılmalıdır (Jouriles vd., 2008). Görüşme sürecinde aile içi şiddetin çocuğun gelişimi ve davranışları üzerinde gözlenebilir olumsuz etkilerinin olduğu belirlenirse bunlara yönelik uygun müdahaleler psikososyal değerlendirme süreci sonrasında uygulanabilir. Bazı çocuklarda herhangi bir zorluk veya belirti gözlenmeyip akademik alanda başarılı olmaya odaklanmayı içeren başa çıkma stratejileri geliştirilmiş olabilir. Bu tür çocukların da aile içi şiddetle ilgili olarak hâlâ desteğe ve korumaya ihtiyaç duyabilecekleri unutulmamalıdır (Hester, 2007).

Fiziksel Muayene

Aile içi şiddet varlığında çocukların duygusal örselenmenin yanı sıra fiziksel şiddetle karşılaşma riskleri de yüksektir. Çocuklar şiddet ortamında kaldığı için travmaya uğrayabildiği gibi doğrudan şiddetin öznesi de olabilirler, fiziksel istismara uğrayabilirler. Ayrıca büyük çocuklar ve ergenler annesini koruyabilmek için araya girdiği sırada ya da şiddeti uygulayanı etkisiz hâle getirmek amacıyla fiziksel çatışmanın içine girebilir. Her durumda çocuğun fiziksel olarak da yaralanma riski yüksektir.

Fiziksel istismara maruz kalan veya aile içindeki şiddet nedeniyle fiziksel olarak da etkilenen çocuklar için tıbbi müdahale de gerekebilir. Bu nedenle aile içi şiddet mağduru bir çocuğun psikososyal değerlendirmesinin yanı sıra fiziksel olarak da değerlendirilmesi gerekir. Bu durumda çocuğun mutlaka bir hekim tarafından muayene edilmesi sağlanmalıdır. Sağlık personeli olmayan bir başka profesyonelin çocuğun vücuduna dokunması ya da varsa herhangi bir yaralanmasını göstermesini istemesi hem çocuğun duygusal olarak örselenmesine, korkmasına yol açabilir, hatta bu yaklaşımı cinsel bir davranış olarak algılayabileceği için son derece travmatik bir girişim olabilir.

Fiziksel muayene ve değerlendirme hem çocuğun tıbbi ihtiyacını belirlemek ve tedavi etmek hem de çocuk koruma sisteminin işleyişi için gerekli delilleri sağlamaktır. Aile içi şiddet mağduru bir çocuğun muayenesi sırasında kendi sini rahat hissedebilmesi için güvendiği bir kişinin (ebeveyn, öğretmen vb.) de yanında olması sağlanabilir. Aile içi şiddet kapsamında örselendiği düşünülen bir çocuğun fiziksel değerlendirmesinin esasları aşağıda yer almaktadır (Çifci ve Çamurdan, 2019):

  • Çocuk istismarından şüphelenilen tüm vakalarda kapsamlı bir fiziksel muayene zorunludur.
  • Fiziki muayene, çocuğun rahat edebileceği, çocuk dostu bir ortamda yapılmalıdır.
  • Muayene öncesi çocuğa ne yapılacağı açıklanmalı ve mutlaka izni alınmalıdır.
  • Uygunsa, çocuğun tanıdığı bir kişinin muayene sırasında çocuğun yanında bulunması sağlanabilir.
  • Normal boy, kilo ve baş çevresi gibi çocuk hastalarda yapılan rutin ölçümlerden başlanmalı ve muayene tehdit edici ve örseleyici olmamalıdır.
  • Çocuk, fiziksel istismarla ilgili bulgu için muayene edilirken, çocukla etkileşim kurularak dil ve sosyal becerilerin değerlendirilmesi de yapılabilir.
  • Morluk, yanık, sıyrık veya başka cilt lezyonları gibi fiziki muayene bulguları, açıklamalar, ölçümler ve fotoğraflar dâhil olmak üzere doğru bir şekilde belgelendirilmelidir.
  • Hekim tarafından gerekli görülürse röntgen ve diğer ileri görüntüleme tetkikleri, kan tetkikleri gibi testler istenerek hastanın değerlendirme dosyasına eklenmelidir (Rey, 2012).

Müdahale ve Tedavi

Aile içi şiddet durumunda ilk basamak, çocuğun ve şiddete maruz kalan annenin güvenliğini sağlamak ve onlara destek olmaktır. Gerekirse adli birimlerle iletişime geçilmeli ve yasal bildirim süreci başlatılmalıdır. Bu arada çocuğun ruhsal değerlendirmesi yapılmalı, çocuğun ve annenin verdiği bilgiler ve değerlendirme sonucu travmanın özellikleri ve derecesine göre müdahale planı oluşturulmalıdır. Ancak tüm değerlendirme sürecinde çocuğun güçsüz yanları kadar güçlü yanları da dikkate alınmalıdır. Çocuğun güçlü yanlarının desteklenmesi ve işlevsel hâle getirilmesi onun travma ile baş etme becerilerini artıracak hem karşı koyabilmesini hem de daha güçlü olabilmesini sağlayacaktır.

Çocuk ve annenin korunması sürecinde ev güvenli bir sığınak olmaktan çıktı ise diğer aile bireylerinin evleri ya da Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının (AÇSGB), Belediyelerin ve sivil toplum örgütlerinin konukevleri hem annenin hem de çocuğun güvenliği barınma konusunda gereksinimlerini karşılayabilir.

Aile içi şiddet mağduru çocukların tedavisi ve rehabilitasyonu için farklı yaklaşımlarda bulunulabilir. Ancak tümünde de ebeveyn-çocuk ilişkisinin hem şiddet sürecinde hem de tedavi sürecinde önemli bir faktör olduğu göz önüne alınmalıdır. Bu kapsamda ebeveyn eğitimi ve danışmanlık hizmetlerinin, aile odaklı terapilerin (çocuk-ebeveyn psikoterapisi, aile odaklı bilişsel davranışçı terapi, ebeveyn-çocuk etkileşim terapisi gibi) etkili olduğu gösterilmiştir(Figge vd., 2018). Ayrıca bireysel terapiler (oyun terapisi, bilişsel davranışçı terapi, çözüm odaklı terapi gibi), gerekli durumlarda ruhsal bozukluğa yönelik ilaç tedavileri veya grup terapileri (psikodrama gibi) uygulanabilmektedir (Rey, 2012; Eriksson ve Nasman, 2012). Bu tedavilerin uygulanmasında en çok özen gösterilmesi gereken konu müdahaleyi yapacak kişinin müdahale alanında yetkin ve deneyimli olmasıdır. Bu nedenle gerektiğinde çocuğu bir uzmana yönlendirmek, yapılacak en doğru şeydir.

Tedavinin hedefleri; öncelikle çocuğun gerçek dışı korkularını yok ederek ailesiyle ve arkadaşlarıyla ilişkilerini normalleştirmesini sağlamaktır. Ayrıca diğer hedefler ise çocuğun travma ile ilişkili kişilerden ve ortamlardan kaçınmadan travma öncesi işlevselliğine ve rutinlerine geri dönmesi, duygularını rahatça ifade edebilmesi, etkili iletişim kurabilmesi ve sorunlarla baş etme becerilerinin güçlendirilmesidir. Eğer çocuk yaşadığı travmaların etkisi ile herhangi bir psikopatoloji geliştirmiş ise mutlaka uzman bir çocuk ruh sağlığı hekiminin yardımı alınmalıdır.

Aile içi şiddet mağduru bir çocuğun tedavisi ve rehabilitasyonu herhangi bir güvenlik planı oluşturulmamış ise eksik kalmış demektir. Çünkü bir yandan travmanın çocuk üzerindeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmaya çalışırken öte yandan çocuk için tehdit olabilecek durumlar düşünülerek etkili bir güvenlik planı devreye sokulmalıdır. Şiddet veya tartışma esnasında çocukların güvende olması için ne yapabileceklerine odaklanmalı, çocuğun bu çözümü ne kadar benimsediğine ve yerine getirebileceğine dikkat edilmelidir. Tüm planlama sürecinde, güvenlik planını uygularken çocuğun şiddetin hedefi hâline gelmemesine özellikle dikkat edilmelidir.

Farklı yaşlardaki çocuklar için, çocukların bilişsel ve psikososyal gelişim düzeylerine uygun olacak şekilde güvenlik planları hazırlanmalıdır (Child Safet Plan, Stepping Stones Agencies). Buna yönelik olarak da güvenlik planında yer alması gereken noktalar gelişim dönemine göre aşağıda sunulmuştur.

Okul öncesi dönemdeki (3-6 yaş) çocuklar için hazırlanacak güvenlik planında yer alması gereken noktalar:

- Çocuğun korktuğu ve kendisini güvende hissetmediği durumlar ve zamanlar

- Korktuğu ve güvende olmadığını hissettiği zaman neler yaptığı

- Tekrar böyle durumlarla karşılaştığında neler yapabileceği, neler yapması gerektiği

- Onu korkutan ve güvensiz hissettiren bir durum olduğunda mutlaka güvenebileceği birilerine haber vermesinin ne kadar önemli olduğu

- Ona yardım edebilecek kişilerin listesi (annesi, babası, arkadaşları, arkadaşların anne babası, öğretmenleri, doktoru, polis veya okul psikolojik danışmanı vb.)

İlköğretim dönemindeki (6-12 yaş) çocuklar için hazırlanacak güvenlik planında yer alması gereken noktalar:

- Çocuğun korktuğu ve kendisini güvende hissetmediği durumlar ve zamanlar

- Korktuğu ve güvende olmadığını hissettiği zaman neler yaptığı

- Tekrar böyle durumlarla karşılaştığında annesi ile birlikte neler yapabileceği

- Annesi ile birlikte parola olacak bir sözcük belirlemeleri ve birilerinden telefonla yardım isteme zamanı geldiğini bu parolayı kullanarak birbirlerine ifade etmeleri

- Telefonla yardım istemesini gerektiren durumların neler olduğu

- Yardım gerektiğinde hangi numaraları arayabileceği

o Ailenin telefonları..............................................................................

o Arkadaşların telefonları ..................................................................

o Sosyal destek hattı ............................................................. ALO 183

o Polis imdat telefonu .......................................................... ALO 155

o Jandarma imdat telefonu .................................................... ALO 156

o Acil çağrı merkezi ............................................................. ALO 112

- Evde korkutan bir durum veya kötü bir şey olursa veya kendisine kötü bir şey oluyorsa bunu güvendiği bir yetişkine söylemesinin gerekliliği ve bu kişilerin listesi (Bu kişi/kişiler öğretmeni, bakımını yapan biri varsa o kişi, okul psikolojik danışmanı, doktoru, okul hemşiresi, güvendiği arkadaşının anne-babası veya AÇSHB’den bir danışmanı varsa o kişi olabilir.)

Çocukların annesi ile ya da güvenlik planı yapan uzmanla bir imdat hattı araması provası yapılması çocuğun zamanı geldiğinde çok daha rahat hareket etmesini sağlayacaktır. Ayrıca, güvenlik planına şiddetin olumsuz bir şey olduğunun, hiçbir gerekçesinin olamayacağının, karşılaştığı şiddetin sorumlusu olmadığının ve şiddetten uzak yaşamanın onun hakkı olduğunun fark edilir şekilde yazılması çocuğun şiddetle karşılaştığında kendisini suçlu hissetmesini de önleyebilir.

Ergenlik dönemindeki (12-18 yaş) çocuklar için hazırlanacak güvenlik planında yer alması gereken noktalar:

İlkokul dönemindeki (6-12 yaş) çocuklar için hazırlanan güvenlik planındaki maddelere ek olarak bu yaş grubundaki özellikle ileri ergenlik dönemindeki çocuklar için nasıl hareket etmeleri, nereye gidebilecekleri konularında da birkaç madde eklenmelidir. Ayrıca gençler arasında flört şiddetinin sıklığı dikkate alınarak gençlerin bilinçlendirilmesi ve şiddettin önlenmesi için güçlendirilmeleri gerekir. Flört şiddeti birçok biçimde ortaya çıkar. İlişkideki bir kişi karşısındakini kontrol etmeye veya onu incitmeye çalıştığında, küçümsediğinde, hakaret ettiğinde ve kişiye şefkat göstermesi için baskı uyguladığında (itme ve vurma gibi fiziksel veya sözel, duygusal şiddet olabilir) flört şiddeti söz konusu olur. Flört şiddetini bilmesi, ergenin başına gelmesini önlemede ve sağlıklı ilişkiler kurabilmesinde yardımcı olabilir. Bunun için de ergenlik çağındaki çocukları flört şiddeti hakkında bilgilendirmeli ve onları nasıl etkileyebileceği anlatılmalıdır.

Aile İçi Şiddet (1. Baskı / Aralık 2020) – Nobel Akademik Yayıncılık

Ed: Dr.Öğr.Üyesi Nilüfer Koçtürk & Prof.Dr. Betül Ulukol

ISBN: 978-625-406-910-9

YORUMLAR
    Henüz yorum yapılmamış.